Kayıtlar

Vegan Sosyal Medya Fenomeni Açlıktan Hayatını Kaybetti. (Haber)

Resim
        Bu yazıyı yazma nedenim haberlerde bu başlık ile karşı karşıya kalmam oldu. Oldukça dikkat çekici bir başlık olduğu muhakkak. Haber başlığından sonra haberi okumak istedim. Haber detayında vegan beslenme savunucusu olarak tanınan 39 yaşındaki sosyal medya fenomeni Zhanna Samsonova'nın, Güneydoğu Asya seyahatinde iken sadece egzotik meyve yiyerek beslenmesi sonucunda aç kalıp hayatını kaybettiği yazılıyordu. Oldukça şaşırdığım kesin.          Sosyal medya fenomeni Zhanna Samsonova'nın beslenme şeklinde etin bulunmadığı ve sadece meyve ve ayçiçeği çekirdeği filizleri ile beslendiği belirtiliyor.  Bu beslenme tamamen çiğ vegan bir diyet olarak bilinir. Düşününce aç kalması normal geliyor nedense. Yani benim gibi yemek seven biri için kesinlikle aç kalmak demek. Bu onayladığım bir şey olmaz. Ama sosyal medya fenomeninin bu yüzden hayatını kaybetmiş olması üzücü. Ne kadar doğru bilinmese de. Ailesi için zor durum. Sabır dili...

Derdini Söylemeyen Derman Bulamaz.

Resim
         Derdini söylemeyen dermanını bulamaz,  atasözünü duymuşsunuzdur. Sizce de öyle midir? Ben buna hem evet hem hayır cevabını veririm sanırım. Çünkü bazı dertler vardır paylaştıkça azalır iken bazı dertler ise daha çok iş açar başına. Tabi bunu kiminle paylaştığında çok önemlidir. Dert bu herkese söylenmez ki. Konu bizim özelimiz olunca daha da dikkatli oluyoruz belki. Bu yüzden de derdimizi paylaşmada biraz daha cesaretsiz davranıyoruz. Tabi güven sorunu bu duruma etki eder. Onun dışında korku da etki eder. Bu ve buna benzer şeyleri sıralamak mümkündür.          Peki, biz gelelim atasözümüze ve derdimizi paylaşınca azalan veya çare bulunan derdimize. Bazı dertler vardır birine demeden herhangi bir çaresi yoktur. Hatta gözümüzde o kadar büyük ve çaresi hiç yokmuş görünür ki, bu yüzden de paylaşmıyor olabiliriz. Aslında o anda bulunduğumuz dertten dolayı detaylı görme şansımız veya doğru yerden bakma şansımız olmadığ...

Ali Cabbar Kimdir, Hikâyesi Nedir?

Resim
        Yakın zamanda meşhur olan bir isim olduğunu bilirsiniz. Şarkısı da oldukça güzel ve dinletiyor kendisini. Benim de oldukça dikkatimi çekti ve hikâyesini öğrenmek istedim ve bunu sizinle paylaşmak istedim. Hikâyesini okuyunca eminim sizi de etkisi altına alacaktır. Duygulanıp üzülmemek elde değil sanırım. Şimdi gelelim Ali Cabbar kimdir ve hikâyesi nedir?         Edindiğim bilgilere göre; Ali Cabbar Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşarmış. Beş çocuklu ailenin ortanca çocuğudur. Babası ile birlikte köydeki düğünlerde halk diliyle gırnata çalıyor. (Gırnata: Klarnet, sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür. Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır.)           Ali Cabbar gittiği bir düğünde bir kızı görür ve ona sevdalanır. Kız ile evlenmek ister. Fakat ailesi kızı ona vermez. Aksine kızı başka biri ile nişanlatırlar...

Gülmenin ve Tebessümün İnsan İlişkilerindeki Yeri Nedir?

Resim
          Gülmek ya da tebessüm, fizyolojide  özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen kişiye mütebessim veya güleç denir.           Gülmek veya tebessüm etmek insanlar için yüreğimizin kapılarını açmak demektir. İçten ve samimi bir şekilde güldüğümüzde karşımızdaki insan bizdeki samimiyeti hisseder ve oda aynı şekilde tebessüm ederek karşılık verir. Tebessüm etmek sevginin ve hoşgörünün belirtisidir diyebiliriz. Tebessüm etmek insan ilişkilerinde vazgeçilmez bir parçadır. O olmadığında ilişkilerdeki samimiyet hızla gelişmez ve daha soğuk bir ilişki ortaya çıkar. Bu her tür ilişki için geçerlidir. Dışarda tanımadığınız bir insana içten bir tebessüm ile bakmanız bile ona ne kadar iyi gelecektir. Bunu tahmin bile edemezsiniz. Bazen basit sandığımız ve önemsemediğimiz bir yüz ifadesi bile insan için çok değerlidir....

Fesleğen - Hikmet Anıl Öztekin (Kitap)

Resim
          Kitapta güzel bir aşktan ve vuslatı anlatan bir hikâyeden bahsediliyor. Uzaktan sevmenin ve harama bulaşmadan kazanılan büyük aşkın detaylarını paylaşıyor. Kitabın dili gayet sade ve okuması kolaydır. Aynı zamanda arada hayata dair verilen dersler ve örnekler ile kitap daha da zenginleştirilmiştir.          Fesleğen, 18 yaşında genç bir kızdır. Babasını çok sever ve babası ile olan muhabbetlere bayılır. Hafız bir kız olmak ile birlikte, Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazanıp üniversiteye başlamıştır. Bu yaşına kadar şehir dışına hiç çıkmamıştır. Konya'da doğup büyümüştür. Üniversitedeki ilk yılını birincilikle bitirmesinden dolayı bir değişim programı ile İstanbul'a gider. Başlangıçta bu ayrılık düşüncesi ve babasından ayrı kalma hissi onda çok kötü etki etmiştir. Gitmek istemese de babasının onu ikna eden öğütleri sayesinde gitmeye karar verir.          Fesleğen, babasının sohbetleri ile büyümüş ve ç...

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Resim
          Arkadaş seçimine önem verir misiniz? Cevabınız evet diye düşünüyorum. Sonuçta kimse istemediği ve duygusal paylaşımda bulunmadığı bir arkadaşlık istemez. Arkadaşlık demek bize yakın hissettiğimiz ve ortak duygu, düşünceleri paylaştığımız kişi olarak görürüz. Peki, o zaman arkadaş seçimimiz bizimde kim olduğumuzu açıklamaz mı? Yani kiminle arkadaşlık kuruyor isek bizde o kişiler gibi oluyoruz.          ''Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.'' sözüne katılır mısınız? Sizin arkadaşlarınızdan sizin kim olduğunuz ortaya çıkar mı? Yoksa tam tersi arkadaş çevresine mi sahipsiniz. Düşününce acaba doğru mu yoksa arada farklı olabilir mi diye düşünmüyor değil insan. Sonuçta her arkadaş ve çevre ortak olmuyor ve farklı özelliklere sahip arkadaşlıklar da kurulabiliyor. Demek içinde başka özellikleri vardır insanın. Belki de gizli saklı özellikler ve bunlar da kurduğu arkadaşlık sayesinde öğrenilir.   ...

Dünyada hiçbir dost, insana kitaptan daha yakın değildir.

Resim
         '' Dünyada hiçbir dost, insana kitaptan daha yakın değildir.'' sözüne sonuna kadar katılıyorum. En umutsuz veya en mutlu anınızda yanı başınızda duran ve sadece siz istediğinizde sizinle olan bir dosttur. İstenmediğinde sizi zorlamayan herhangi bir tepki vermeyen ama her zaman yakınınızda duran dosttur. Bu yüzdendir belki de vazgeçilmez oluşu.           Kitap bir insana en güzel hediyedir. Tabi bunu bilen ve gören için geçelidir. Yoksa kitap sevmeyen ve hayatına almayan birinin bunu anlaması pek mümkün değildir. Size koşulsuz varlığı ile yanınızda duran bu güzel dostu fark etmiyor iseniz yapacak pek bir şeyde yoktur aslında. Kitabı sevmek ve hayatının her noktasında yer etmesini istemek ayrı bir hassasiyet gerektirir. Bunu herkes başaramaz.          Sakin ve güzel bir adada yaşadığınızı hayal edin. O zaman yanınıza alacağınız ilk beş şey ne olurdu. İlk beş arasında kitabın olması muhakkak gereklidir...