Kayıtlar

Temmuz, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Derdini Söylemeyen Derman Bulamaz.

Resim
         Derdini söylemeyen dermanını bulamaz,  atasözünü duymuşsunuzdur. Sizce de öyle midir? Ben buna hem evet hem hayır cevabını veririm sanırım. Çünkü bazı dertler vardır paylaştıkça azalır iken bazı dertler ise daha çok iş açar başına. Tabi bunu kiminle paylaştığında çok önemlidir. Dert bu herkese söylenmez ki. Konu bizim özelimiz olunca daha da dikkatli oluyoruz belki. Bu yüzden de derdimizi paylaşmada biraz daha cesaretsiz davranıyoruz. Tabi güven sorunu bu duruma etki eder. Onun dışında korku da etki eder. Bu ve buna benzer şeyleri sıralamak mümkündür.          Peki, biz gelelim atasözümüze ve derdimizi paylaşınca azalan veya çare bulunan derdimize. Bazı dertler vardır birine demeden herhangi bir çaresi yoktur. Hatta gözümüzde o kadar büyük ve çaresi hiç yokmuş görünür ki, bu yüzden de paylaşmıyor olabiliriz. Aslında o anda bulunduğumuz dertten dolayı detaylı görme şansımız veya doğru yerden bakma şansımız olmadığından da olabilir. Tabi bunu tarafsız ve derdin etkisi altında o

Ali Cabbar Kimdir, Hikâyesi Nedir?

Resim
        Yakın zamanda meşhur olan bir isim olduğunu bilirsiniz. Şarkısı da oldukça güzel ve dinletiyor kendisini. Benim de oldukça dikkatimi çekti ve hikâyesini öğrenmek istedim ve bunu sizinle paylaşmak istedim. Hikâyesini okuyunca eminim sizi de etkisi altına alacaktır. Duygulanıp üzülmemek elde değil sanırım. Şimdi gelelim Ali Cabbar kimdir ve hikâyesi nedir?         Edindiğim bilgilere göre; Ali Cabbar Tekirdağ'ın küçük bir köyünde yaşarmış. Beş çocuklu ailenin ortanca çocuğudur. Babası ile birlikte köydeki düğünlerde halk diliyle gırnata çalıyor. (Gırnata: Klarnet, sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür. Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır.)           Ali Cabbar gittiği bir düğünde bir kızı görür ve ona sevdalanır. Kız ile evlenmek ister. Fakat ailesi kızı ona vermez. Aksine kızı başka biri ile nişanlatırlar. Tabi bu Ali Cabbar'ı oldukça üzer ama elinden de pek bir şey gelmez.

Gülmenin ve Tebessümün İnsan İlişkilerindeki Yeri Nedir?

Resim
          Gülmek ya da tebessüm, fizyolojide  özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen kişiye mütebessim veya güleç denir.           Gülmek veya tebessüm etmek insanlar için yüreğimizin kapılarını açmak demektir. İçten ve samimi bir şekilde güldüğümüzde karşımızdaki insan bizdeki samimiyeti hisseder ve oda aynı şekilde tebessüm ederek karşılık verir. Tebessüm etmek sevginin ve hoşgörünün belirtisidir diyebiliriz. Tebessüm etmek insan ilişkilerinde vazgeçilmez bir parçadır. O olmadığında ilişkilerdeki samimiyet hızla gelişmez ve daha soğuk bir ilişki ortaya çıkar. Bu her tür ilişki için geçerlidir. Dışarda tanımadığınız bir insana içten bir tebessüm ile bakmanız bile ona ne kadar iyi gelecektir. Bunu tahmin bile edemezsiniz. Bazen basit sandığımız ve önemsemediğimiz bir yüz ifadesi bile insan için çok değerlidir.           Ummadığımız anda yolda yürürken ve canınız sıkkın old

Fesleğen - Hikmet Anıl Öztekin (Kitap)

Resim
          Kitapta güzel bir aşktan ve vuslatı anlatan bir hikâyeden bahsediliyor. Uzaktan sevmenin ve harama bulaşmadan kazanılan büyük aşkın detaylarını paylaşıyor. Kitabın dili gayet sade ve okuması kolaydır. Aynı zamanda arada hayata dair verilen dersler ve örnekler ile kitap daha da zenginleştirilmiştir.          Fesleğen, 18 yaşında genç bir kızdır. Babasını çok sever ve babası ile olan muhabbetlere bayılır. Hafız bir kız olmak ile birlikte, Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazanıp üniversiteye başlamıştır. Bu yaşına kadar şehir dışına hiç çıkmamıştır. Konya'da doğup büyümüştür. Üniversitedeki ilk yılını birincilikle bitirmesinden dolayı bir değişim programı ile İstanbul'a gider. Başlangıçta bu ayrılık düşüncesi ve babasından ayrı kalma hissi onda çok kötü etki etmiştir. Gitmek istemese de babasının onu ikna eden öğütleri sayesinde gitmeye karar verir.          Fesleğen, babasının sohbetleri ile büyümüş ve çok güzel bir terbiyeden geçmiş olarak, arkadaşlarından farklı bir yapıd

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Resim
          Arkadaş seçimine önem verir misiniz? Cevabınız evet diye düşünüyorum. Sonuçta kimse istemediği ve duygusal paylaşımda bulunmadığı bir arkadaşlık istemez. Arkadaşlık demek bize yakın hissettiğimiz ve ortak duygu, düşünceleri paylaştığımız kişi olarak görürüz. Peki, o zaman arkadaş seçimimiz bizimde kim olduğumuzu açıklamaz mı? Yani kiminle arkadaşlık kuruyor isek bizde o kişiler gibi oluyoruz.          ''Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.'' sözüne katılır mısınız? Sizin arkadaşlarınızdan sizin kim olduğunuz ortaya çıkar mı? Yoksa tam tersi arkadaş çevresine mi sahipsiniz. Düşününce acaba doğru mu yoksa arada farklı olabilir mi diye düşünmüyor değil insan. Sonuçta her arkadaş ve çevre ortak olmuyor ve farklı özelliklere sahip arkadaşlıklar da kurulabiliyor. Demek içinde başka özellikleri vardır insanın. Belki de gizli saklı özellikler ve bunlar da kurduğu arkadaşlık sayesinde öğrenilir.           Kurduğumuz arkadaşlık sayesinde kendi kişiliğimi

Dünyada hiçbir dost, insana kitaptan daha yakın değildir.

Resim
         '' Dünyada hiçbir dost, insana kitaptan daha yakın değildir.'' sözüne sonuna kadar katılıyorum. En umutsuz veya en mutlu anınızda yanı başınızda duran ve sadece siz istediğinizde sizinle olan bir dosttur. İstenmediğinde sizi zorlamayan herhangi bir tepki vermeyen ama her zaman yakınınızda duran dosttur. Bu yüzdendir belki de vazgeçilmez oluşu.           Kitap bir insana en güzel hediyedir. Tabi bunu bilen ve gören için geçelidir. Yoksa kitap sevmeyen ve hayatına almayan birinin bunu anlaması pek mümkün değildir. Size koşulsuz varlığı ile yanınızda duran bu güzel dostu fark etmiyor iseniz yapacak pek bir şeyde yoktur aslında. Kitabı sevmek ve hayatının her noktasında yer etmesini istemek ayrı bir hassasiyet gerektirir. Bunu herkes başaramaz.          Sakin ve güzel bir adada yaşadığınızı hayal edin. O zaman yanınıza alacağınız ilk beş şey ne olurdu. İlk beş arasında kitabın olması muhakkak gereklidir. Ben kesinlikle alırdım. Ve orada okuyacağım kitapların tadı d

Sinekli Bakkal - Halide Edib Adıvar (Kitap)

Resim
          Kitapta olayların asıl geçtiği yer olan Sinekli Bakkal Sokağı, mahallenin merkezi konumunda bir yerdir. Mahalle imamı olan Hacı İlhami'nin Emine diye bir kızı vardır. Emine mahalle sakinlerinden biri olan ve lakabı ile Kız Tevfik adındaki kişiyi sevmektedir. Kız Tevfik'te Emine'yi sever. Çocukluklarından bu yana birbirlerine sevdalıdırlar. Ama Emine'nin babası onun büyüdüğünde Tevfik ile evlenmesini istemez. Bu yüzden Emine evlenme çağı geldiğinde onunla kaçar ve mahallenin imamına nikâhlarını kıydırırlar. Evlendikten sonra Tevfik'in asıl işi olan ortaoyunu, zennelik ve karagöz gibi eğlence oyunlarını Emine onunla evlenmesi için bırakır. Emine'nin evlenmeden önce tek şartı budur. Tevfik mesleğini bırakıp ailesinden miras kalan bakkalı işleterek geçimini sağlayacağına dair Emine'ye söz verir.           Evinden kaçan Emine'nin babası Hacı İlhami mahallenin içinde onu evlatlıktan reddeder. Tevfik söz verdiği gibi bakkallık yapmaya çalışır. Fakat b

Zor, imkânsızdan kolaydır.

Resim
          Zor, imkansızdan kolaydır...          Ne kadar da doğru bir söz değil mi? Zor ama imkansız değil der gibi. Belki de bize bunu demek istiyordur ama biz o yönden bakmaya zorlanıyoruz. İmkansız bulduğumuz şeyler üzerinde fazla durmayız ve çabuk pes edebiliriz. Ama zor görünen şeylerden hemen vazgeçmeyiz ve elinde sonunda onu elde ederiz.           Bana kalsa zor diye bir şey yoktur. Hatta imkansız diye bir şeyde yoktur. Sadece çabasız ve hemen elde edilmeyen şeyler vardır. Yani insan istedikten sonra olmayacak şey yoktur. Bazı şeylere gücümüz yetmez belki ama istedikten sonra eminim onları bile kazanır elde ederiz. Yeter ki isteyip ona göre hareket edelim. Biz istedikten sonra önümüzde bir engel de kalmaz. Tek engel kendimiz olduğunu unutmayalım. Biz kendimize engel olmadıkça kimse bize engel olmayacaktır.          Bir insan ne isterse onu yapabilir. Bazen zor görünen şeylerin aslında biraz çabaladıktan sonra kolay olduğu görülür. Tabi bunun için biraz çaba sarf etmek gerek. Hem

Tartışan Çift

Resim
        Bugün size yaşadığım daha doğrusu şahit olduğum bir olaydan bahsetmek istiyorum. Şahit olduğum olay karşımda tartışan bir çift idi. Tartışmanın nedenini bilmiyor olsam da etkisinin büyük olduğunu görebildim.            Caddede kenara çekilmiş bir araba içinde yükselen sesler duydum. Önce ne olduğunu anlamadım ama daha sonra iki kişinin çok yüksek sesle bağırdığını duydum. Sonra arabayı ve içindeki çifti fark ettim. Konu her ne ise baya güçlü bir tartışmaya sebep olmuştu. Arabanın içine bakarken arkada oturmuş ve korkmuş bir çocuk olduğunu gördüm. O anda daha da kötü oldum. Kavgaya o kadar kaptırmışlardı kendilerini arkada oturan ve korkmuş çocuğun bile farkında değillerdi. Bir şey yapmam gerekiyordu belki de ama benim elimden bir şey gelmiyordu. Daha ben düşünür iken birden kapının biri açıldı ve kadın arabadan indi. Küçük çocuğunu da aldı ve yürümeye başladı. Olaylar o kadar hızlı gelişti ki izlemek dışında başka tepki veremiyordum.          Kavga bitti en azından diye sevinir

Yalan Söylemek!

Resim
          Yalan veya yalan söylemek, doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi, haksız bir söz ve bir kimseden söylemediği halde söz nakletmek manalarına gelmektedir. Yalanın aslı sözdedir. Doğruluğun zıttı olan, bir konu hakkında gerçeğe aykırı bilgi vermek anlamlarında da kullanılmıştır. İnsanın en büyük ve en kötü huylarından biri yalan söylemektir.            Psikiyatride yalan söyleme hastalığı vardır. Bu patolojik yalan, yalan söylemenin alışkanlık haline gelme durumudur. Psikiyatride  mitomani  olarak isimlendirilir. Bu belirtilere sahip insanlara  mitoman  denir.               Yalan, herhangi bir kişi veya bir topluluğu yanıltmak amacıyla doğru olmayan herhangi bir ifadedir. İnsanlar neden yalan söylerler? Buna cevap çok olur. Kişi kendince haklı olduğunu iddia ettiği için yalan söylediğini de dile getirebilir. Belki de bir insanın hayatını kurtarmak adına da yalan söylemiş olabilir. Peki, o zaman haklı mıdır acaba? Yani birinin hayatı söz konusu olduğunda yalan söylemek zoru

Çocuk Gelin...

Resim
          Çocuk Gelin,  fiziksel, fizyolojik ve psikolojik açılardan evlilik ve doğurma sorumluluğu taşımaya hazır olmadan evlendirilen kızlara verilen addır. Çocuk ve erken evlilik kavramları toplumlara göre farklılık gösterse de Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası belgelere göre, on sekiz yaşının altında evlenen tüm kız çocuklarına ''Çocuk Gelin'' denilmektedir.          Birbirine anlam olarak ne kadar da uzak iki kelimenin birleşimi gibi değil mi? Yan yana gelince anlam bütünlüğü yok oluyor sanki. Çocuk mu yoksa gelin mi olduğu belli değil. Aslında birinden birini seç demek istiyor. Daha doğrusu çocuk olmayı bırak ve hemen büyü de gelin ol der gibi. Çocuk olan birinin iradesi dışında büyütülmesi ve bedeninin kaldırmadığı sorumluklar yüklenmesi ne kadar da acı. Bunu hiç düşündünüz mü? Arada düşünürüz ya da buna benzer olaylar yaşanır ve görür öyle düşünmeye başlarız. Yaşamadan bilmemiz mümkün değildir elbette. Yaşamakta istemeyiz. Yaşanmamalı da. Çocuk olan b

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry (Kitap)

Resim
          Öncelikle kitabın muhakkak okunması gerektiğine inanıyorum. Hatta başucu kitabı da olabilir. Çocuk gözünden bazı şeyleri okuyunca insana daha bir anlamlı geliyor. Her hikâyesi ve olayında size ders verecek nitelikte. Çok cümlenin altı çizilir ve hayatımıza uygulanmalıdır.           Peki, şimdi kitabımıza gelelim. Fransız yazar olan Antoine de Saint-Exup éry tarafından yazılmış hikâye daha doğrusu masal tarzında bir öykü kitabıdır. Küçük Prens, kitabı dünya edebiyatında da önemli bir yere sahiptir. Yüzlerce dile çevrilmiş olup birçok insanın da vazgeçilmez başucu kitabı olmayı başarmıştır. Kitapta küçük bir çocuk tarafından büyük insanların dünyası dile getirilmiş ve anlatılmıştır.           Kitapta uçağı arızalandığı için çöle inmek zorunda kalan bir pilotun, indiği yerde yetişkinlerin bilmediği bir gezegenden gelen Küçük Prens ile karşı karşıya gelir. Küçük Prens'in, gezip gördüğü gezegenlerden yedinci sıradadır dünya. Pilot, bir yandan uçağını tamir etmeye çalışırken bi