Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mutluluğun Sırrı Nedir?

Resim
       Mutluluğun Sırrı Nedir?           Bir zamanlar genç bir delikanlı mutluluğun sırlarını öğrenmek istemiş. Bir bilge aramış. Sormuş, soruşturduktan sonra falanca kişidir deyip göndermişler. Bilge kişinin kırk günlük mesafedeki bir köşkte yaşadığını da öğrenmiş. Üşenmemiş hemen yola çıkmış. Kırk günlük yolculuktan sonra bilge kişiyi bulmuş. Bilge kişi, onu çok güzel bir ziyafet ile ağırlamış. Sonra da ondan isteğini sormuş:          ''Mutluluğun sırrı nedir?'' demiş genç delikanlı ve ''Bana bunu öğret.'' diye sormuş.          Bilge kişi bu sırrı vermeyi kabul etmiş.          Genç delikanlının eline bir kaşık vermiş, iki damlar sıvı yağı da kaşığın içine koymuş.           Sonra genç delikanlıya dönüp; ''Köşkümü bir güzel gezeceksin, ancak bu yağı dökmeyeceksin.'' demiş.          Genç delikanlı bunu kabul etmiş. Başlamış köşkü gezmeye. Ama gezerken de gözü sürekli kaşıktaymış. Gezmesi bitmiş ve bilge kişinin yanına gelmiş.              

Penisilin Hikâyesi

Resim
       Penisilin Nedir?         1928 yılında Londra'da bulunan St. Mary Hastanesinde çalışan Dr. Alexander Fleming laboratuvarda güneş almayan bir alanda bazı kültür örneklerini test ediyordu. Araştırmasında bu kültürlerden antiseptik özelliklerini inceleyecekti. Belli bir süre sonra kültürlerden birinin diğerlerinden farklı bir sonuç verdiğini keşfetti. Bu kültür örneği üzerine çalışmaya başladı. Bu kültür, '' Penicillium Nottum '' isimli küf mantarının yani penisilin olduğunu keşfetti. Bilinen en eski ve en güvenilir olarak kabul edilen penisilin antibiyotik ilaçlardan biridir. Özellikle stafilokok ve streptokok gibi bakteri türlerine karşı çok etkilidir. Dr. Alexander Fleming'in keşfinden sonra milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştır.          Bu bilimsel olarak keşfini anlatan kısa bir özet. Peki Dr. Alexander Fleming'in asıl hikâyesini biliyor muyuz? Nereden ve nasıl başladığı hakkında bilgi sahibi miyiz. Geçek hikâyesini okuyunca bende çok etkilenm

Unutulmayacak Bir İnsan - Stefan Zweig (Kitap)

Resim
          Sahaf Mendel  kitabının üçüncü hikâyesi olan  Unutulmayacak Bir İnsan ;  konu bakımından Sahaf Mendel ve Görülmeyen Koleksiyondan'den daha farklı bir konu işlenmiştir.            Unutulmayacak Bir İnsan,  üçüncü hikayemiz olan kısa bir hikaye bulunuyor. Zweig'in yaşadığı bir olayı anlatıyor. Bir gün köpeğini gezdirmek için çıkaran Zweig, aniden köpeğinin huysuzlandığını görür. Ne olduğunu anlamaya çalışırken yanına bir adam yaklaşır ve hiçbir şey demeden köpek ile ilgilenmeye başlar. Sorunu anlar ve hayvanı rahatsız eden ayağına batan şeyi çıkartır. Onu rahatlatıp sessizce gider. Şaşıran Zweig eve dönünce bu olayı aşçısına anlatır. Kadın Anton'dur o der. O bu tip işleri hemen görür. Ancak bu Zweig'i daha da meraklandırır ve onun ne iş yaptığını, nasıl geçindiğini öğrenmek ister. Aşçının cevabı yine kısa olur. Anton'un bir iş yapması gerekmiyor. İhtiyacı olan şeyleri insanlar ona verir. Anton parayı umursamaz, paraya ihtiyaç duymaz.          Anton'u unu

Görülmeyen Koleksiyon - Stefan Zweig (Kitap)

Resim
Gravür           Sahaf Mendel kitabının ikinci hikâyesi olan  Görülmeyen Koleksiyon;  konu bakımından Sahaf Mendel'den çok farklı.             Görülmeyen Koleksiyon,  hikayemiz Almanya'nın sıkıntılı günlerinde bir antikacının şahit olduğu bir olayı anlatıyor. Savaş bitmiş ve olağanüstü bir  enflasyon baş gösterip yaşamı altüst etmektedir. O günlerden birinde bir yerlere gitmek için trene binen Zweig, yolculuğu sırasında tanıdığı bir antikacıyla karşılaşır. Sohbet etmeye başladıktan bir süre sonra antikacı yazara şu an nereden geldiğimi anlatmak istiyorum size der. Paranın değerinin buhar olup uçtuğu şu dönemde yeni zenginler birdenbire gotik tarzı Meryem Ana ikonalarına, ilk baskılara ve özgün baskılara ilgi duyduklarını keşfettiler. Ama antikacıların bu eserlere olan yoğun ilgiyi karşılamaları oldukça zordur, çünkü yeni mallar bulmaları gittikçe zorlaşmıştır. Dükkanında satacak malı kalmamış, bunun üzerine de dükkanını kapatmayı düşünmeye başlamıştır.           Çaresizlik içi

Asla Arkana Bakma - Tess Gerritsen (Kitap)

Resim
           Asla Arkana Bakma,  polisiye tarzında sürükleyici bir kitap. Yazarın daha önceki kitaplarını okuduğum için bu kitabı okuma isteğim daha da arttı. Daha önce okuyup beğendiğiniz bir yazarın kitabı olunca okumak daha rahat oluyor. Ön yargısız ve emin olabiliyorsunuz bir bakıma. Ki ben yazarın okuduğum bütün kitaplarını çok beğendim ve ondan vazgeçmeyi düşünmüyorum. Arada çerez niyetine okumak ve kafanın dağılmasını sağlamasına izin vermek güzel oluyor. Özellikle ağır kitaplar ya da biraz daha derin kitaplar okuduğumuzda araya polisiye tarzında bir kitap koymak çok güzel oluyor. Kitapseverlere tavsiye ederim. Okuma isteğinizi artırdığı gibi biraz da dinlenmenizi sağlıyor. Şimdi kitabımıza gelelim.          Kitap konu bakımından da anlaşıldığı üzere cinayettir. Yıllar önce bir kaza sonucu ölen babasının ölümünü araştırmak isteyen genç bir kadının yaşadıklarını ele alıyor. Kadın kahramanımız Willy Maitland, 20 yıl önce uçak pilotu olan babasının bir iş üzerine çıktığı uçuş sonrası

Bir Çöküşün Öyküsü - Stefan Zweig (Kitap)

Resim
          Bir Çöküşün Öyküsü, son derece dikkat çekici olan bir kadının çöküşünün hikâyesini ele alıyor. 15. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanıyor. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya'ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu bu hareketli, bir o kadar da eğlenceli bulduğu Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu.           Madame de Prie iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı onun varoluşuna anlam katan tek şeydir. Bu yüzden sürgün gittiği Normandiya'da bu ortamı bulamadığından sıkıntıya düşer. İlk gün dışarda temiz hava ve ağaçlar arasında koşarak, çiçekler ile ilgilenerek mutlu olup gülse de sonrasında bu böyle devam etmez. Gittikçe sıkılmaya ve yeni bir şeyler bulma ve eğlenmek adına birileri ile konuşma ihtiyacı hisseder. Bulunduğu yerdeki köyün Papazını yanına çağ

İnanç Ne Demek?

Resim
         İnanç Ne Demek?           İnanç, en geniş tanımıyla bir kişinin belli bir iddiayı ya da varsayımı, sezgisel yol ile hissederek doğru ya da yanlış olarak kabul ettiği psikolojik bir durumdur. İnanç merkezli bir beyne sahip birey için deneye dayalı veya bilimsel ispatın bir önemi yoktur. İnancın tanımlanmasının bir başka yolu ise bunun gerçek olma olasılığına karşı pozitif yönde tutum gösteren bir tutumun zihinsel temsil olarak görülüyor olmasıdır.          Bilimsel ve tanım olarak inancı yukarda yazdığı gibi tanımlarız. Peki, gerçekte inanç ne demek? İnanç için şöyle kısa bir örnek vermek istiyorum;         ''Bir gün bir köyde herkes yağmur duasına çıkmak için toplanır. İçlerinden sadece bir çocuk elinde şemsiyesi ile gelir.''          İşte inanç budur. Başka bir açıklaması yoktur. Diğer köylüler ise dua edip sonra da yağarsa yağmur diye bekler iken, o küçük çocuk inancından dolayı duadan sonra yağmurun yağacağını bilir. Bu yüzden hazırlıklı gelmiştir. Peki ina

Madalya - Stefan Zweig (Kitap)

Resim
          Kitabın konusu 1810 yılındaki İspanya ve Fransa arasındaki savaş dönemini anlatıyor. Fransız Albay'ın, tek başına mahsur kaldığı bilinmeyen bir ormanda, düşman topraklarının ortasında umutsuzca hayatta kalmaya çalışması kaleme alınmış.          İspanya'daki savaşta Fransız askerleri Katalanya'daki Hostalrich'e doğru ilerler iken bir orman yakınında pusuya düşürülür. Ani ateş karşısında Fransız Albay hemen karar vermesi gerekiyor. Savaşmaya çalışırlarsa kaybedeceklerini bildiğinden bunu düşünmez. Kaçmaya çalışınca da öldürüleceklerinin farkındadır. Bu yüzden hemen sol taraflarında kalan ormana geçmek için emir verir. Askerler hızlı bir şekilde ormana geçerler. En önde Albay ilerlerken ayağının bir taşa takılıp düşmesi ile kafasını ağaca vurup bayılır. Kendine geldiğinde herkesin yakalandığını fark eder. Tek başına kaldığını anlayınca hemen kalkarsa onu da öldüreceklerini bilir. Öldürülmekten ziyade işkence edeceklerini bildiği için buna cesaret edemez. Biraz d

Anneler Günü

Resim
Anneler Günü             Mayıs ayının ikinci Pazar gününde kutlanan ‘’ Anneler Günü ’’ İlk olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktı biliyor musunuz? Anneler Günü birçok ülkede kutlanıyor. ABD’de 1914 yılında kutlanmaya başlarken Türkiye’de ise 1955’te kutlanmaya başlanmıştır. 5 Mayıs 1955 yılında yılın annesi Nene Hatun seçilerek anneler günü kutlanmaya başlandı. Kadınlar Birliğinin çalışması sonucunda bu kutlama yapıldı ve hala devam ediyor.             Peki, asıl kutlanmasına vesile olan olaya odaklanalım. Annesini çok seven ve annesini hatırlamak isteyen bir çocuğun, Anna Jarvis’in mücadelesini anlatalım.             Bir mücadelenin öyküsü          Dünyanın farklı ülkelerinde farklı gün ve tarihlerde kutlanan anneler günü olsa da, genelde yaygın olan tarih Mayısın ikinci Pazar günü kutlanır. Anneler Günü annesini çok özleyen bir çocuğun mücadelesinin eseridir. Bu çocuk ABD’nin Virginia eyaletinde yaşamış olan Anna Jarvis’in öyküsü. Anna Jarvis 1864’te doğan, 13 çocuk sahibi olan bir a