İnanç Ne Demek?

İnanç, en geniş tanımıyla bir kişinin belli bir iddiayı ya da varsayımı, sezgisel yol ile "doğru" ya da "yanlış" kabul ettiği psikolojik bir durumdur. İnanç merkezli bir beyne sahip birey için ampirik veya bilimsel ispatın bir önemi yoktur.

       İnanç Ne Demek?

        İnanç, en geniş tanımıyla bir kişinin belli bir iddiayı ya da varsayımı, sezgisel yol ile hissederek doğru ya da yanlış olarak kabul ettiği psikolojik bir durumdur. İnanç merkezli bir beyne sahip birey için deneye dayalı veya bilimsel ispatın bir önemi yoktur. İnancın tanımlanmasının bir başka yolu ise bunun gerçek olma olasılığına karşı pozitif yönde tutum gösteren bir tutumun zihinsel temsil olarak görülüyor olmasıdır.

        Bilimsel ve tanım olarak inancı yukarda yazdığı gibi tanımlarız. Peki, gerçekte inanç ne demek? İnanç için şöyle kısa bir örnek vermek istiyorum;

        ''Bir gün bir köyde herkes yağmur duasına çıkmak için toplanır. İçlerinden sadece bir çocuk elinde şemsiyesi ile gelir.''

        İşte inanç budur. Başka bir açıklaması yoktur. Diğer köylüler ise dua edip sonra da yağarsa yağmur diye bekler iken, o küçük çocuk inancından dolayı duadan sonra yağmurun yağacağını bilir. Bu yüzden hazırlıklı gelmiştir. Peki inanç kişiden kişiye farklılık gösterir mi? Sanırım buna evet diyeceğiz. Şöyle düşünelim ki bir şeyin gerçek olma ihtimali her insan için farklılık gösterir. Mesela sınava giren çocukları göz önüne getirelim. Her sınava giren çocuk sınavı kazanamaz. Hazırlık yapılır çalışılır ve sonrasında ise inancımıza kalır. Kimi kazanacağından emin iken kimisi emin değildir. Çalışmayıp umut edip kazanacağını bilen de vardır. Oda bir umut olabilir diye düşünür. İşte bu kısma inanç devreye girer. 
        İnanç kişiden kişiye farklılık göstermesinde belli sebepler vardır. Kişinin ruh hali, duygu ve düşünceleri ve de en önemlisi hissettiklerinin etkisi büyüktür. Bir insana zorla inancı yükleyemezsiniz. Bu içten gelen bir duygudur. Her insanda eşit olamayabilir tabi. Kimi çok inanır iken kimi az ile yetinir. Kimisi de inanmaz ama inanmış gibi yapar. Mesele de bu sanırım. Kişi kendini ne kadar kandırıyor. Gerçekten inandığından mı yoksa ortama uyum sağladığından mı bu önemlidir. Bunun için bir başka olayı anlatmak istiyorum;

        ''Bilinen büyük bir stadyumda yapılan bir futbol maçında, bir kaç kişi yiyecek zehirlemesi belirtileri göstermiş. Zehirlenen insanlar hastaneye gönderilmiş. Doktor tarafından yapılan muayene sonucu, zehirlenmenin stadyumdaki makinadan alınan bir meşrubattan kaynaklandığı kanısına varılmış. Çünkü zehirlenenlerin çoğu kendisine gelmeden önce o meşrubattan aldığını söylemiş.
        Bunun üzerine parktaki çalışanlara bu konuda bilgi verilmiş ve onlarda hoparlörde duyuru yapmaya karar verirler. Duyuruda kimsenin makinayı kullanmaması istenmiş. Bazı kimselerin hastalandığını ve bu hastalığa dair bir kaç belirti tarif edilmiş. Bu duyurudan sonra stadyumda bir anda kargaşa yaşanmış. İnsanlar öğürmeye, tek tek düşüp bayılmaya başlamışlar. O kadar ki makinanın yanına bile gitmemiş insanlar da hastalanıyormuş.
        Hastanelerin acil servisi o gün sayısız insanı hastanelere taşımışlar. Kısa bir süre sonra, bunun nedeninin makinadaki meşrubatta olmadığı ortaya çıkmış. Tekrar anons geçip duyuru yapmaya karar verilmiş. Duyuruda; makinadan kaynaklı bir hastalık olmadığını ve yanlış anlaşılma var diye söylenmiş. Stadyumdaki tüm hastalanmış olan seyirciler bir anda mucizevi bir şekilde iyileşmişler. Hastalık bir anda yok olmuş.''  

        Şaşırtıcı bir olay değil mi? İnançlarımızın bir anda bize neler yapabileceğini görüyoruz. İnanç yüzünden stadyumdaki bütün insanlar hasta oluyor ve yine bir inanç sayesinde hasta olan insanlar bir anda iyileşiyor. İnancın üzerimizdeki etkisini görüyor musunuz? Sakın inancınızı küçümsemeyin. Bu yüzden onu olumlu yöne çevirmekte bizim elimizdedir. Kendini iyi ve dinç hissettiğinde gerçekten öyle olursun. Ama tam tersi enerjin düşük hissettiğinde ise enerjin bir anda düşer ve kendini kötü hissetmeye başlarsın. 
        Güne nasıl başlar isen öyle devam etmesi de buna örnek gösterilebilir. Sabah uyandın ve düştün diyelim bu aksilik üzerine bir başka aksilik çayı döktün. Bundan sonra bütün aksilikler seni bulur diye düşünmeye başlarsın. Günün sonrasında gerçekten aksilikler yaşarsın. Aslında aksilik olacağından değil sen buna inandığın için başına gelir. Bir de tam tersi güne güzel başladı isen her anın güzel geçeceğine inanırsın ve bunu da gün boyu yaşarsın. Giydiğin bir kıyafetin sende etkisi nasıl ise karşında gören insanlara da bunu yansıtırsın. İçinden kötü oldu diyorsan başkaları da bunu kötü göreceğini düşünürsün ve sonra kötü yorumlar almaya başlarsın. Ama severek ve yakıştığını düşündüğün bir kıyafetini giyince fikrin değişeceğinden yansıtacağından da güzel olacaktır. Olumlu eleştiriler alırsın.
        Demek ki neymiş inancımız bize şekil verirmiş. Neye inanır isek ona göre hareket ederiz. Vücudumuz da ona göre tepki verir. Ne hissediyorsan onu yansıtırsın ve onu yaşarsın. O yüzden iyi ve güzele odaklanalım ki onu yansıtalım. Olumsuzlukları da hayatımızdan kökten çıkaralım. Güzellikler bizi bulsun. Sağlık ve sevgiyle. 😉💙🌷

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221