Asla Arkana Bakma - Tess Gerritsen (Kitap)

Romanları dünyada milyonlarca okuyucuya ulaşmış usta yazar Tess Gerritsen, alışık olduğumuz tarzının dışına çıkarak bizleri bambaşka bir yönüyle tanıştırıyor. İçine romantizm de serptiği macera yüklü kitabı Asla Arkana Bakma heyecan ve gerilimin sınırlarını zorluyor.
 

        Asla Arkana Bakma, polisiye tarzında sürükleyici bir kitap. Yazarın daha önceki kitaplarını okuduğum için bu kitabı okuma isteğim daha da arttı. Daha önce okuyup beğendiğiniz bir yazarın kitabı olunca okumak daha rahat oluyor. Ön yargısız ve emin olabiliyorsunuz bir bakıma. Ki ben yazarın okuduğum bütün kitaplarını çok beğendim ve ondan vazgeçmeyi düşünmüyorum. Arada çerez niyetine okumak ve kafanın dağılmasını sağlamasına izin vermek güzel oluyor. Özellikle ağır kitaplar ya da biraz daha derin kitaplar okuduğumuzda araya polisiye tarzında bir kitap koymak çok güzel oluyor. Kitapseverlere tavsiye ederim. Okuma isteğinizi artırdığı gibi biraz da dinlenmenizi sağlıyor. Şimdi kitabımıza gelelim.

        Kitap konu bakımından da anlaşıldığı üzere cinayettir. Yıllar önce bir kaza sonucu ölen babasının ölümünü araştırmak isteyen genç bir kadının yaşadıklarını ele alıyor. Kadın kahramanımız Willy Maitland, 20 yıl önce uçak pilotu olan babasının bir iş üzerine çıktığı uçuş sonrası uçağın kaza sonucu düşmesi ile ölen babasının bir kaza sonucu değil de başka nedenlerden dolayı öldürüldüğünü düşünüyor. Annesi çok hasta ve son arzusu bunu araştırıp bulmasını ister kızından. Willy Maitland da bu konu hakkında şüpheleri vardır. İçinden bir ses ona babasının ölmediğini ve hala yaşıyor olabileceğini söylüyor. Oda bu konuda merak içinde olduğundan bu konuyu araştırmaya karar verir.

        Willy Maitland'ın babası efsanevi pilot Vahşi Bill Maitland'dır. Öldüğü zaman bu kaza olayını araştıran kişi olan ve de bu uçuş görevini veren yetkili kişi General Joe Kistner'dir. Willy Maitland nereye giderse onun ismi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu yüzden onunla yüz yüze görüşmeye karar verir. Yanına gittiğinde istediği cevapları onda bulamaz. Aksine daha çok soru işaretleri oluşur. Görüşme sonrası çıkarken şoförün onu beklemediğini görür. Aslında bu da bir plandır ama Willy Maitland bunun farkında değildir. O generalin yanından çıkarken görüşmek için gelen bir adam daha vardır. Bu adam general ile görüşemez. General bunu bilinçli yapar ve ikisinin birlikte gitmelerini sağlar.    

        Onu şehre kadar götüren kişi Guy isimli eski bir asker olan adamdır. Bu tanışmadan etkilen kişi Guy'dur. Guy, akşam bir şeyler yemek ya da içmeyi teklif etse de, Willy Maitland bunu kabul etmez. Daha sonra tekrar denk gelirler. Guy asıl olayı anlayıp kendi için de faydası olacağını düşündüğünden Willy Maitland'a yardım etmek istese de, Willy Maitland bunu kabul etmez her seferinde. Araştırma yapması için Saygon'a gitmesi gereken Willy Maitland şans eseri Guy'da oraya araştırmaya gider. Hepsinin tesadüf olması beklenirken bunlar sanki planlıdır. Tabi ikisi başta bunun farkında değildir. Zeki biri olan Guy olayları yavaş yavaş anlamaya çalışır.   

        Saygon'a gitmeden önce otelde karşılaşırlar. O akşam Willy Maitland bir saldırıya uğrar bunu engelleyen Guy olur. Saygon'a gittiklerinde de ona saldırmak isteyen birileri çıkar. Amaçları Willy Maitland'ın ölmesidir. Fakat her seferinde engel olan kişi Guy oluyor. Yaşanılan bu saldırılardan dolayı ölen insanlar da olur. Bu durum Willy Maitland'ı korkutur ve Guy'a yakın olması gerektiğini anlar. Olaylar hızlı ve birlikte ilerler. Kim ile görüşürlerse o kişi ölmeye başlıyor. Birileri onları yakından takibe aldığından haberdarlar. Kendilerini koruma altına almaya çalışan Vietnam hükümeti olsa da yeterli değildir.

        Daha sonra onların ortak tanıdıkları bilinmez bir yere gizli bir şekilde götürür. Orada bir gece kalırlar ve bu gece de Willy Maitland ve Guy yakınlaşır. Sonra ki gün biri gelir sadece Willy Maitland'ı alır. Guy onunla gitmek istese de buna izin verilmez. Başka seçeneği olmayan Guy kabul etmek zorunda kalır. Willy Maitland'ın babasının uçağının düştüğü yere götürürler onu. Kaza yapan uçağı görünce Willy Maitland kötü olur ve gözleri dolar ağlamaya başlar. Derken arkasından birinin yaklaştığını duyar, ani bir hareketle döner ve karşısındaki kişinin babası olmasına şaşırır. Tabi şaşırdığı sadece bu değildir. Babasının görüntüsü de içler acısıdır. Yangından dolayı yüzünün yarısı yanmış, kaşları yok olmuş, kulakları kesik kel ve yaralı kafası ile oldukça tuhaf görünüyor. Ne yapacağını bilmez vaziyette bakışırlar. 

        Babası görüntüsünden dolayı gelmediğini ifade eder. Yeterli bir cevap olmasa da diyecek pek bir şeyi kalmıyor kızının. Babasının orada yeni bir hayata başladığını evlendiğini ve çocuklarını öğrenir. İçi acısa da bir şey diyemez. Ama kardeşleri ile tanışmak istediğini söyleyince babası çok sevinir. Daha sonra onu kendi yaşadığı köye götürür. Bu sırada onu merak eden Guy ise yanına gelen doktor ile onların yanına gider. Willy Maitland'ı mutlu ve huzurlu görünce rahatlar. Tabi bu da kısa sürer çünkü onların peşinde olanlar yerlerini öğrenir ve gece saldırmak için plan yaparlar. Doktoru orada öldürürler. Kaldıkları köyün ilerisinde bir dağa doğru yola çıkarlar ve orada bazı plan ve tuzaklar yaparlar. Ellerinde silah olarak pek bir şeyleri yoksa da umutları vardır. Daha sonra saldıranlar tarafından yakalanıp tam öldürülecek iken Vietnam Hükümeti tarafından kurtulurlar. Burada asıl düşman kişinin Guy'un yakından tanıdığı ve hayatını kurtardığı adam olduğunu öğrenince çok şaşırır. Kendisini öldürmeden onunla oyun ve plan yapmış hepsi de istediği şekilde ilerlemiştir. 

        Oradan ayrılan Guy ve Willy Maitland bir daha görüşmeyeceklerini bilirler. Sanki her şey orada kaldı ve yakınlıkları da bitti. Birbirini aradıklarında da iki yabancı gibi konuşmuşlar ve bu ikisi tarafından bitti anlamına gelir. Willy Maitland'ın babası yanında iki hafta kaldıktan sonra kendi ailesinin yanına gitmek ister. Son günde taksi beklemek üzere iken kızına Guy'u sorar oda onunla iki haftadır konuşmadığını söyler. Yoğun olduğu ve annesini beş gün önce kaybettiğinden arayamadığını söyler. Bunlardan habersiz olan Guy'a tepki vermekte haksız olduğunu söyler babası ve o aramıyor ise sen neden aramıyorsun diye sorar. Willy Maitland bir şey demez ve odasına gider. Sonra Guy'u aramaya karar verir. Ona onu sevdiğini söyleyip kapatacak gerisi onun tepkisi ile olacak diye düşünür. Arar ama telefon ısrarla aranmaya rağmen açılmaz. Bütün umudu biten Willy Maitland çok üzgündür. Derken kapı önüne bir taksi yaklaşır. Babasının taksisi geldiğini düşünürler derken kapı çalınır. Babası kapıyı açar ve karşısında Guy'u görünce şaşırır. Sonra eve girip giremeyeceğini sorar. Oda patronun kızı olduğunu söyler. Kızı gelir ve Guy'u karşısında görünce çok şaşırır. Aynı zamanda çok mutlu olur. Babası bilerek diğer odaya geçer. Bunlar birbirine sarılıp öpüşürler. Sonra birlikte sevgilerini itiraf ederler. Sonra gelen taksi ile Willy Maitland'ın babası tekrar hayatından çıksa da artık hayatında sevdiği bir adam olduğu için çok mutludur. 

        Kitap sonu böyle bitiyor. Güzel ve anlamlı bittiği için evindim. Ama baba kısmında aynı mutluluğu savunmuyorum. Yeteri kadar haklı olduğunu da düşünmüyorum. Sonuçta ailesine en azından bir haber verebilirdi. Yıllarca yaşadığı halde öldüğünü söylemiş. Bu durumda biraz üzüldüm. Çünkü o hayatına devam ederken geri kalan aile yerinde saymış ve yok olmuş. Gerisinde genel olarak kitap güzeldi. Guy ve Willy aşkı da gayet güzel sonuçlandı. Tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim.😊💚🍀

        Kitaptan birkaç alıntı

        Dünyadaki en iyi kahramanlar gönülsüz olanlardır. Cesaret korkusuzluk değildir, korkuya rağmen hareket etmektir.

        Hepimizin çizilmiş yolları vardır. Biz genelde en az dirençle karşılaşacağımız yolu seçeriz. Ne zaman o yoldan çıksak, her şey tehlikeli bir hal alır.

        Gerçek güç, onu nasıl kullanacaklarını bilen özel insanların ellerindedir.

        Kavgada önemli olan; köpeğin büyüklüğü değil, köpeğin içindeki kavganın büyüklüğü.

        Zafer sabredenlerle gelir.

        Ona aşık olmam sadece bir ayımı aldı, çekip gidişini seyretmem bir yıldan fazla. 

        Canının yanacağı düşüncesine dayanamadığının, onu güvende tutmak için her şeyi yapacağının farkındaydı. Bu duygu aşk olarak adlandırılabilir miydi?

        Hiç kimsenin yarım bir adama fazla ihtiyacı olmuyor. Bir kişinin adam olması için bacağa ihtiyacı yok.

        Hayat insanı yalanlara alıştırabilir ama ben içimdeki sesi dinleyip bu sahte dünyanın dışına çıkacağım… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221