Penisilin Hikâyesi

Bir İngiliz hekimi olan Sir Alexander Fleming tarafından 1928’de bulunan ve ilk kez 1941’de insanlarda kullanılmaya başlanan, latince adı penicillium notatum olan bir tür küf mantarının metabolizma ürünlerinden elde edilen, birçok bakteri türü üzerinde etkili olan, bakterilerin yol açtığı hastalıklarda kullanılan bir antibiyotik.

       Penisilin Nedir?

        1928 yılında Londra'da bulunan St. Mary Hastanesinde çalışan Dr. Alexander Fleming laboratuvarda güneş almayan bir alanda bazı kültür örneklerini test ediyordu. Araştırmasında bu kültürlerden antiseptik özelliklerini inceleyecekti. Belli bir süre sonra kültürlerden birinin diğerlerinden farklı bir sonuç verdiğini keşfetti. Bu kültür örneği üzerine çalışmaya başladı. Bu kültür, ''Penicillium Nottum'' isimli küf mantarının yani penisilin olduğunu keşfetti. Bilinen en eski ve en güvenilir olarak kabul edilen penisilin antibiyotik ilaçlardan biridir. Özellikle stafilokok ve streptokok gibi bakteri türlerine karşı çok etkilidir. Dr. Alexander Fleming'in keşfinden sonra milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştır.
        Bu bilimsel olarak keşfini anlatan kısa bir özet. Peki Dr. Alexander Fleming'in asıl hikâyesini biliyor muyuz? Nereden ve nasıl başladığı hakkında bilgi sahibi miyiz. Geçek hikâyesini okuyunca bende çok etkilenmiştim. Bu yüzden bu konuda bir yazı paylaşmak istedim. Eminim hikâyesi sizin de dikkatinizi çekecektir. 😉

        Penisilin Hikâyesi (Gerçek hayattan alıntıdır.)

        İskoçya'da yoksul mu yoksul bir ailede yaşayan bir adam vardı. İsmi Fleming'di. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık sesi duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu.
 
        Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocuk, bir yandan çırpınır iken bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. 

        Çiftçi, çocuğu bataklıktan çıkardı ve küçük çocuğun hayatını kurtardı. 

        Ertesi gün, Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin dün kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendisini ve üzerine ''Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum?'' diye ekledi.

        Yoksul ama bir o kadar da onurlu olan çiftçi Fleming kabul edemem diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu konuşma sırasında çiftçinin küçük oğlu kapıdan çıkarak göründü. 

        Aristokrat, ''Bu senin oğlun mu?'' diye çiftçiye sordu. 

        Çiftçi gururla, evet benim oğlum dedi.

        Aristokrat devam etti; ''Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver, iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer ki karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.''

        Bu konuşmalar sonunda Fleming'in küçük oğlu aristokratın desteği ile eğitim gördü. Aradan yıllar geçti.  Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Birde tüm dünyaya adını penisilini bulan Sir Alexander Fleming olarak duyurdu.

        Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı. 
        
        Onu ne mi kurtardı?
        
        Penisilin! 

        Ne kadar etkileyici bir yaşanmış hikâye değil mi? Önce babası tarafından kurtarılan küçük çocuk yıllar sonra kendi oğlunun buluşu ile tekrar kurtuluyor. Hem de babasını daha da gururlandırarak. Çok etkilendim açıkçası. Böyle yaşanmış güzel hikayelerin çoğalması ne güzel olur. Buluşun verdiği güzellik bir yana bu eğitimi veren aristokratı da unutmamak gerekir. Tabi bunun içinde öncelikle buna sebebiyet veren ve küçük bir çocuğun hayatını kurtarmış olan babayı da bilmek gerek önce.
        Bu hikâyeye bakınca olayların aslında birbiri ile bağıntılı olduğunu nasıl fark ediyor insan. Sanki hepsi planlanmışta uygulamaya geçmiş gibi. Önce küçük çocuğun bataklığa girmesi, sonra çiftçi babanın onun hayatını kurtarması. Bunun üzerine hayatı kurtulan çocuğun babasının çiftçiye teşekkür niyetine bir şeyler vermek istemesi ama çiftçinin bunu kabul etmemesi. Derken bu konuşma üzerine gelen evin küçük çocuğun gelmesi ve aristokratın dikkatini çekmesi ve eğitim gibi güzel bir teklifte bulunması. Hatta babası gibi gurur duyacak bir şey yapacağını dile getirmesi. Bütün olaylar peş peşe gelmiş. Ne güzel rastlantılar. Hayat her zaman böyle sıralı şekilde güzellikleri önümüze çıkarsa. Daha iyi olmaz mıydı?
        Penisilin buluşuna sebep olan gerçek hikâyeyi okudunuz. Sizde benim gibi etkilendiniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar dilerim. 😉💙🍀

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221