Mutluluğun Sırrı Nedir?

Mutluluğu bir sonuç olarak değil, kişinin her türlü çelişki ve çatışmayı aşarak doğayla, toplumla ve kendi kendisiyle uyum ve bütünlüğe vardığı bir süreç olarak görmek gerekir. Özünden kopmadan, insana yabancılaşmadan, üreterek, anlamlı bir yaşam arayışındaki her süreç gerçek mutluluktur.

      Mutluluğun Sırrı Nedir?

        Bir zamanlar genç bir delikanlı mutluluğun sırlarını öğrenmek istemiş. Bir bilge aramış. Sormuş, soruşturduktan sonra falanca kişidir deyip göndermişler. Bilge kişinin kırk günlük mesafedeki bir köşkte yaşadığını da öğrenmiş. Üşenmemiş hemen yola çıkmış. Kırk günlük yolculuktan sonra bilge kişiyi bulmuş. Bilge kişi, onu çok güzel bir ziyafet ile ağırlamış. Sonra da ondan isteğini sormuş:

        ''Mutluluğun sırrı nedir?'' demiş genç delikanlı ve ''Bana bunu öğret.'' diye sormuş.

        Bilge kişi bu sırrı vermeyi kabul etmiş.

        Genç delikanlının eline bir kaşık vermiş, iki damlar sıvı yağı da kaşığın içine koymuş. 

        Sonra genç delikanlıya dönüp; ''Köşkümü bir güzel gezeceksin, ancak bu yağı dökmeyeceksin.'' demiş.

        Genç delikanlı bunu kabul etmiş. Başlamış köşkü gezmeye. Ama gezerken de gözü sürekli kaşıktaymış. Gezmesi bitmiş ve bilge kişinin yanına gelmiş. 
        
        Bilge kişi sormuş; ''Salondaki Acem halılarını gördün mü, kütüphanedeki şömineyi fark ettin mi, bahçedeki gülleri gördün mü?'' şeklinde bir sürü ayrıntı sormuş genç delikanlıya. Utanan genç delikanlı, hiç bir şey görmediğini itiraf etmiş. Çünkü o sırada sadece kaşığın içindeki yağa bakıyormuş. 
    
        Bilge kişi şöyle demiş; ''Öyleyse git şimdi daha dikkatli olarak köşkümün harikalarını gör. Oturduğu evi tanımadan o insana güvenemezsin.''

        İçi rahatlayan genç delikanlı, kaşık elinde gördüğü her şeyi hafızasına adeta kazırcasına dikkat etmiş. Gördüklerini de bir bir güzelce anlatmış. 

        Daha sonra bilge kişi; '' Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?'' diye sorunca, kaşığa bakan genç delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş. 
    
        Bilge kişi şöyle devam etmiş; '' Mutluluğun sırrı; dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama iki damla yağı unutmadan.''

        Güzel ve anlamlı bir yazı. Mutluluğun sırrını hepimiz merak etmişizdir. Belki de bu yüzden bununla ilgili bir yazı yazma ihtiyacı hissettim. Arada bende bu soruyu sorgularım. Gerçekten bir sırrı var mıdır diye? Ya da kişiye göre mutluluk değişir mi? Kimi insanın mutlu olduğu bir şeye bir başkası üzülerek bakıyor. Bunları karşılaştırınca sırrın mantığını kavramak biraz daha zor oluyor sanırım. 

        Bana göre mutluluk kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bazen bir tebessüm bile mutlu ederken bazen kahkahalar da yetersiz kalabiliyor. Bu yüzden kişiden kişiye değişmesinin yanında, zaman ve mekânın da önemi var diye düşünüyorum. Birde yetinmek diye bir durum var olsa gerek. Mutlu olmak için bazen fazla beklentiye düşebiliriz. Belki bu olsa daha mutlu olurum ya da şunu kazansam daha mutlu olurum diye söylenip dururuz. Peki, o olmadan veya kazanmadan mutlu olamıyor muyuz? Yani illa bir sebep mi gerekiyor mutlu olmak için. Hani bir söz vardır; ''Gülmek için mutlu olmayı bekleme, belki mutluluk gülüşünün içinde saklıdır.'' diye. Bu sözü çok severim ve hayatıma anlam kattığından her zaman için uygularım. Sizde mutluluğu beklemek yerine direkt hissedin ve gülmeye başlayın, sonradan kendisi de gelecektir. 

        Birde şöyle bir durum var. Kendi iç huzurumuzun olması, sağlıklı olmamız ve elimizdekiler ile yetinip mutlu olmayı başaramaz mıyız? Hani de neden illa bir sebebe bağlıyoruz. Yani bir şey olduktan sonra mutlu olmak yerine, mutlu iken daha fazlasını istemek için çabalayalım. Bende daha da mutlu olmak isterim. Bunun içinde gereken çabayı gösteririm. Çünkü daha fazla mutlu olmayı hepimiz sonuna kadar hak ediyoruz. 

        Mutlu değilseniz eğer, bir nedene bağlanıp mutlu olmayı pek beklemeyin. Çünkü o nedeniniz olduğunda da geçici ve anlık bir mutluluk yaşarsınız. Sonra yine aynı mutsuzluk devam eder. Çünkü daimi mutluluk böyle kazanılmıyor. 

        O yüzden önce elimizdekiler ile mutlu olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Daha sonra ise mutluluğumuza ekleme yapmamız gerekir. O zaman işte mutluluğun anlamı ve önemi de artmış olur bizim için. Yukardaki yazı gibi odak noktamız bir yer olunca gerisini göremiyoruz. İkisini de unutmadan bakarsak mutluluğu yakalamış oluruz. Dünyanın bütün harikalarını görmeyi bende çok isterim. Fakat elimdeki iki damla yağı unutmadan görmeyi tercih ederim. Umarım sizde her zaman mutlu ve mutluluğunu sürekli artıran bireyler olursunuz. Mutlu kalın. Sevgiyle. 😉💜🍀 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221