DEPREM...

Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya halk arasında zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür.

    Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Bilimsel olarak deprem bu şekilde tanımlanır. Ama bize bunu sorsalar sanırım daha farklı cevaplar verilir. 

    Deprem adına söylenecek çok şey vardır aslında. Acı kayıpların olduğu, ailelerin parçalandığı, yüreklerin dağıldığı ve evlerin yıkılıp viran olduğu şeydir belki de deprem. Adına ne dersek diyelim iyi anımsatmıyor. İlk akla gelen yıkılan evler ve yıkılan yuvalar oluyor. Perişan bir halde yarım kalmış hayatlar. Tamamlanması zor veya imkansızdır. 

    Deprem olduktan sonraki bekleyişe ne demeli peki? O kadar zordur ki bunu kelimelere dökmek mümkün değil sanırım. Depremi yaşayan yakınına ulaşmak için her şeyi yaparsın. Ulaşamadığında ise aklına her şeyi getirirsin. Peki ulaşıp kötü haberi alırsak ne yapıyoruz ya da ne yapacağız. O kadar güçlü müyüz acaba? Hiç sanmıyorum. Sadece öğrenip ondan sonraki süreç için hangi adımı atmamız gerektiğini hesaplıyoruz belki de. Kim bilir o anda nasıl tepki veririz. Düşüncesi bile insanı etkiliyor iken gerçeğine söz bulamıyorum. Zor bir durum olsa gerek. Daha doğrusu çok zor bir durum.

Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya halk arasında zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür.

    Göçük altında kalan insan neler yaşıyor peki. Hiç düşünülür mü veya tahmin edilebilir mi? Canı ne kadar acıyordur? Peki korkusu... Duyulan korku yaşadığı fiziksel acıyı yok ediyor belki de kim bilir. O anki yalnızlık ve kimsesizlik duygusu insanın can ağrısını bile aklına getirmez ki. O duygu ve düşünceler daha ağır geliyordur. 

    Yıkılan hayatların ardından kalan yarım hayatlar. Yarım olup hiç tamamlanma ihtimali olmayan ve en ufak bir sarsıntıda tekrar o anı yaşayıp yine yıkılmak. Uyumaya korkar olmak. Tek kalmaya korkar olmak. Etrafının bir anda toz bulutunun saracağını düşünmek ve ani bir ağırlık ile göçük altında kaldığını hayal etmek. Bunların tekrar tekrar yaşama ihtimali insanda ne kayıplar sağlar. Bu duygunun tarifi yok. Söylenecek veya eklenecek bir söz bulamıyorum. 

    Ne kadar çok can aldın be deprem. Yine karda kışta geri geldin. Hiç düşünmedin mi bu insanlar yıkılan evin dışında zor kalır. Üşürler, aç kalırlar ve en zoru da kalacak yer bile bulamazlar. Peki çocukları da mı düşünmüyorsun. O hassas narin bedenlerinin nasıl da acı çekip acıyacağını, anne ve babaları olmadan tek başına korkacaklarını, yabancı insanlardan kaçacağını...

Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya halk arasında zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür.

        Zorsun be deprem adın gibi sende çok zorsun. Sana ne gücümüz yeter ne de kuvvetimiz. Sen biraz anlayış göstersen. Bizden biraz uzak dursan. Biraz toparlansak bari. İnsan korkuyor, üzülüyor, elinin yetişmediğini merak ediyor. Annesini, babasını, çocuğunu ve nice akrabayı merak etmez mi insan. Şuan ki teknolojide iletişim kuramamak ne kadar zor bilir misin. Eski mi sandın sen her şeyi. Yıkıp geçerim unutulur mu sandın. Hiç bir şey unutulmuyor, unutulmadığı gibi kayıt altına alınıyor. Şimdi o acıyı yaşayan kişi, her bu tarihi düşündüğünde içi ne kadar yanacak biliyor musun? Bilmezsin hatta bilmekte istemezsin. 

    Peki yaşanılan şeyleri anlıyor musun.? Hissedebiliyor musun? Hayır değil mi!... Ahh deprem çok kötüsün sen. Adın gibi sertsin ve geri adım atmazsın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221