Fahrenheit 451 - Ray Bradbury (Kitap)

Fahrenheit 451, Ray Bradbury'nin 1951'de ilk defa basılan ünlü bilimkurgu romanıdır. Baskıcı bir gelecek toplumunun anlatıldığı bu kitap aynı zamanda distopya olarak da sınıflandırılabilir.

    
    Bilim kurgu tarzında yazılmış olmakla birlikte distopya olarak bilinen ünlü bir kitaptır. Kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı, insanların buna engel olmak yerine daha çok teşvik ettiği ve kitap bulunduran birinin şikayet edildiği bir gelecekte yaşanmaktadır. Kitap adını, kâğıdın 451 Fahrenheit'ta tutuşması gerçeğinden almıştır. Oldukça dikkat çekici bir konusu ve hikayesi olduğundan, birde konu kitap olacağından okunmaması kesinlikle büyük kayıp.

    Kitapta geçen olaylar ve hikayelerin gerçek olmadığını bilmek insana rahat bir nefes aldırıyor. Kitabı okurken bu düşüncelerin gerçek olma ihtimali bile gerçekten çok kötü etkiliyor. Düşünmemeyi tercih ediyorsun. Kitap severler için zor bir durum söz konusu.

    Kitapta televizyon ve teknolojinin önemi çok iken kitap okumak ve bulundurulması kesinlikle yasaktır. Kitaplar yakılmak içindir anlayışı mevcuttur. İtfaiyeciler günümüzde olan işleri yangın söndürmek yerine yangın çıkarmaktadırlar. Hatta evlerde yanma özelliğine sahip değildir. Bu yüzden bir kitap bulunduran evleri yakma görevi itfaiyecilere düşmektedir.

    Kahramanımız olan Guy Montag işini seven bir itfaiyecidir. Guy Montag'ın işi bu noktada yasadışı üretim olarak bilinen kitapların yakılmasıdır. Guy Montag işi üzerine ne düşünür ne de sorgular. Tüm zamanı ise televizyonlarla kaplı odalarda zamanını geçiren eşi Mildred ile berber geçirmektedir. Çalıştığı zamanlarda itfaiye binasında arkadaşları ile kâğıt oynayarak zamanını geçirmektedir. Hayatlarında olan kapsüller, mekanik tazılar, televizyonlar ve birçok teknolojik aletin içinde hapsedilmiş durumdalar. Teknoloji çok ilerlemiş ve çok gelişmiş olmak ile birlikte düşünce yapıları kesinlikle durgun ve gelişime açık değildir. Hatta bu konuda gelişme düşüncesi ve uygulama üzerine herhangi bir şey yapmak yasaktır. Bunu yapan kişi ve ya kişiler tutuklanma ile karşı karşıya kalır. 

    Guy Montag'ın değişime başladığı ilk vakit komşusu olan Clarisse McClellan ile tanışması sonucunda başlar. 17 yaşında olan Clarrisse McClellan ''Mesleğinin uzun zaman önce itfaiyecilerin yangınları başlatmak yerine, söndürdükleri söylenir, doğru mu?''  diye sorduğunda Guy Montag ise ''Hayır, evler her zaman için yangına dayanıklı olmuştur, sözlerime inan.'' diyerek cevap vermiştir. Clarisse McClellan ''Garip, uzun zaman önce evlerin kaza ile yandığını ve yangını söndürmek için itfaiyecilere gereksinimleri olduğunu duymuştum.'' diye karşılık verir. Guy Montag buna cevap olarak sadece gülmüştür. Fakat içine bir şüphe tohumu ekildiğinin de farkına varıyor. 

    Ondan sonra gelen çoğu soruyu bilememiştir. Bunları nerden bildiğini sorduğunda ise kızın verdiği cevap onu şaşırtır. Kitaplardan öğrendiği gerçeği onunda dikkatini çekmiştir. Garip biri olduğunu düşündüğü bu kızı her gördüğünde etkisi gittikçe artmıştır. Onu şimdiye kadar sorgulayan biri olmadığından bu kızın ona sorgular gibi soru sorması hoşuna gitmeye başlamıştır. Daha sonra kitaplar konusunda hissettiği soğuk yaklaşım yavaş yavaş yerini merak duygusuna ve onları okuma hevesine bırakmıştır. Tabi bunu yapması kesinlikle yasaktır. Bunu yapmak istiyor ise gizli yapması gerektiğinin farkındadır. 

    Clarisse McClellan'den bir zaman sonra haber alamaz ve onu merak etmekle birlikte endişe duymaya başlar. Onun sorgulayan konuşma tarzı ve muhabbeti hayatında büyük bir yokluk ile fark edilir duruma gelir. Maalesef sonradan onun öldüğünü öğrenir. Bu kayıp ona kitaplara yaklaşma eğilimini de artırır. Dayanılmaz bir istek ile okumak ister. Kitaplar sayesinde onun bildiklerini öğrenip yokluğunu kapatma ihtiyacı hisseder. Böylelikle kitaplara bakış açısı eskisi gibi kötü olmaz aksine iyi görünmeye başlar.

        Guy Montag çalıştığı bir gün yine bir kitap bulundurma ihbarı alırlar. Kitapla birlikte evi yakmak için yola çıkarlar. Normal şartlarda sorgulamayan Guy Montag ilk kez sorgulamaya ve neden yakmamız gerektiğini düşünmeye başlar. Kitap ihbarı yapılan evde bir kadın vardır ve kitaplarla birlikte yakılmayı göze alır. Bu yaptığı eylem ile Guy Montag'ın fazlaca dikkatini çeker. İnsanların, uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var diye soramadan edemiyor kendine. Tabi gerçekleri öğrenip sonra tekrar böyle yaşamaya devam edebilir mi bu konu tartışılır. 

    Guy Montag artık kitapları yakmak istemiyor. Tam tersi alıp okumak istiyor. Ama bunu birine açıklama şansı yoktur. Sadece daha önce tanışıp adresini aldığı eski bir profesör olan Faber dışında bu konuda ona yardımcı olacak kimse yoktur. Profesör Faber çok korkak biri olmasından ve cesaret edemeyeceği şeyleri ona söyleyen Guy Montag'ı başta ret eder. Fakat sonra ikna olup Guy Montag ile işbirliği yapmaya karar verir. Birlikte kitapları yaymak yerine, kitapların daha çok okunmasını sağlamayı amaçlarlar. Profesör Faber'in evinde bulundurduğu ve kendi icadı olan radyo benzeri bir aleti vardır. Bu alet sayesinde ikisi iletişim halinde olacaktır ve onların dışında itfaiyecilerinde konuşmasını dinleyip ona göre önlem almayı planlarlar. Tabi bu plan umdukları gibi ilerlemez. Guy Montag'ın sabırsızlığı ve artık tahammül edemediği öfkesi ile olaylar çok farklı boyuta taşır. 

    Bir gece evde komşuları varken kitaptan bir şiir okumaya karar kılan Guy Montag hayatının yanlışını yapar. Profesör Faber'in uyarılarını da dinlemez. Öfkesi ona baskın gelmiştir. Şiiri okuduktan sonra kendisi hariç etrafındaki komşular ve eşi de dahil olmak üzere rahatsız olurlar. Komşular bir daha bu eve gelmek istemediklerini söyleyip çıkarlar. Eşi Mildred bu olaydan sonra onu şikayet eder. Evde kitap bulunduğuna dair. Şikayet üzerine haberi olmadan kendi evine gidip yakacağının farkında olmayan Guy Montag o gece kendini tutamaz ve olaylar istemediği boyutta büyür ve yer değiştirir. Evini yaktıktan sonra onu tutuklamayı planlayan itfaiyeci şefine karşı gelir. Kendi elindeki hortum ile evi yaktıktan sonra şefi ve yanındaki iki yardımcı arkadaşını da yakıp kaçmaya başlar. Bir süre saklanıp kaçmaya çalışsa da sonunda istemeden Profesör Faber'in evine gider. Ayakları onu oraya götürmüştür. Tehlikeye attığının farkında olmakla birlikte yapacağı başka bir şey de yoktur.

    Mekanik tazı tarafından takip edildiğini bildiğini ve radyo sayesinde nerede olduğunu görmektedir. Çok fazla zamanının olmadığını ve kaçması gerektiğini bilir. Profesör Faber'in yardımı ile bir plan yapıp kaçıp kurtulur. Yeni insanlar ile tanışır.

    Kitap fazla düşündüren ve bir hayli etkileyen güzel bir konuya sahip. Muhakkak okunup hazmedilmesi gereken türden bir kitap. Okumadı isen okumaya başla derim. 😉 

    Kitaptan birkaç alıntı

    Dışımız serseri, içimiz kütüphane.

    Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok artık.
    
    Bir kitabı kapağına göre yargılama.
    
    Gözlerini merakla doldur ve sanki on saniye sonra ölecekmiş gibi yaşa...
    
    İnsanlar neden insanlara acı vermek istiyor?

    Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik.... Bu yüzden kitapların faydası olabilir diye düşündüm.

    Kitapları yakmaktan daha kötü bir suç varsa o da onları okumamaktır.

    Hakkımda söyledikleri her şey doğru sanırım. Hiç arkadaşım yok. Bu anormal olduğumu kanıtlıyormuş. Ama tanıdığım herkes ya bağırıyor ya ortalıkta çılgınca dans ediyor ya da birbirini dövüyor. Bugünlerde insanların birbirini nasıl incittiğini fark ediyor musun?

    Kitaplarda bir şeyler olmalı... Hayal edemeyeceğimiz şeyler; orada bir şeyler olmalı.

    İnsan bilmediği şeyden korkar hep.

    Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!

    İyi yazarlar genellikle hayatın gerçeklerine dokunurlardı. Bu bakımdan kitaplardan neden bu kadar nefret edildiğini, korkulduğunu anlıyor musunuz? Hayatın gerçek yönlerini veriyorlar.

    Bir insan kaç kez dibe vurup da yaşamayı sürdürebilir?
    
    Sonu iyi olan her şey iyidir.

    Bir kadın kitaplar uğruna yanabiliyorsa, kitapların içinde birşeyler olmalı...

    Gruplara ait olmaktan hep korkmuşumdur. Olabildiğince kendim olmak istiyordum.

    İnsan kendi ışığını ona yansıtan kaç kişi tanırdı ki?

    Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın gerçek yönlerini veriyor.

    Ölmenin güzel tarafı bu; kaybedecek bir şeyin olmayınca, istediğin riske girebiliyorsun.

Yorumlar

  1. Okuyup hayran kaldığım kitaplardan biri. Yorumunuz da bir o kadar harika. Tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet benimde çok severek okuduğum bir kitap idi. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için. 😊👍🏻

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221