Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali (Kitap)

Kuyucaklı Yusuf, o zamana kadar bir öykü yazarı olarak tanınan Sabahattin Ali'nin 1937 yılında kaleme aldığı ve yayımladığı ilk romanıdır. Romanın baş kahramanı olan Yusuf, Türk edebiyatının en romantik karakterlerinden birisi olarak kabul edilir.

    Ölüm ile başlayıp ölüm ile bitmesi... 

    Kitap biraz üzdü beni. Başlangıcın ölüm ile olması ve sonunun da ölüm ile bitmesin yanında; konunun derinliği ve yaşanılan olayların etkisi de var. Küçük yaşta olan Yusuf'un anne ve babasının ölümünü görmesi ve bunun farkında bile olmayan Yusuf'a ne kadar üzüldüğümü yazıya dökemem sanırım. Üşümesinler diye üstlerini örtmesi kısmına diyecek söz bulamadım.😔

    Yaşanılan kötü olaydan sonra Yusuf'un hayatında büyük bir değişim oluyor. Yaşadığı yerden ayrılıp farklı bir yerde hayatına yeniden başlıyor ve hikaye böylelikle başlıyor.

    Yusuf karakter olarak biraz yabani ve sert mizaca sahip. Konuşmayı pek sevmeyen ve olduğu gibi davranan biridir. Yeni ailesi olan Kaymakam'ın evinde; yeni anne ve babasından ziyade küçük kız kardeşi olan Muazzez'e karşı ayrı bir sevgi ve koruma ihtiyacı hissediyor. Zamanla bu sevgi değişime uğruyor.

    İnsanı düşündüren ve bazen küçük hataların ne kadar büyük hatalar doğurduğunu gösteren örnek niteliğinde. İyi ve kötünün sert çizgi ile ayrıldığı çok net görülüyor. Zayıf ve güçlü insanlar arasındaki farklarda dikkat çekici. Konum ve mevki olarak üst seviyede bulunanların yanında paranın daha da güçlü olduğunu ince ayrıntısına kadar görebiliyorsun. Üzerine çok düşünülecek konular var.
 
    Genel olarak güzel ve sürükleyici bir kitap. Yaşadığı dönem hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Kitabı okudukça Yeşilçam filmlerindeki sahneler yer yer gözlerinin önünden geçiyor.😊

    Kitabın sonu başlıkta belirttiğim gibi maalesef ki ölüm ile sonuçlanıyor. Devamı gelecek gibi duran bir son ama tabi devamında herhangi bir kitap gelmedi. Kitap bittikten sonra da etkisi uzun bir süre devam ettiğini söyleyebilirim.
    

    Kitaptan birkaç alıntı

    O gelmez artık!...
    Nereden biliyorsun?
    Gidişinden belliydi...!

    Kuşku, gerçeği ortadan kaldırmaz.

    Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor... Sonra canım çekilir gibi oluyor...

    Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti...

    "Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var..."

    Bir şeyler düşünmek istiyor, fakat etrafında dolaşan fikirleri bir türlü yakalayamıyordu.

    Düşününce dünyada hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti.

   Perişan bir haldeydim. Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı.

   Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum, o da tecrübe...

    İçindeki bütün yıkıntılara , bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.     

Yorumlar

  1. Sabahattin Ali, çok hayatın içinden çok başka yazmış zamanında bu kitapları, Kuyucaklı Yusuf'u ne zaman anımsasam için bir burulur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle sayfama hoş geldiniz. Yorumunuza gelince size katılıyorum. Hayattan yazması ve kaleminin güzel olması bir başkadır. Bu kitapta bende üzülüyorum ve devamını beklerim.😊🤷🏻‍♀️

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221