Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Fjällbacka Serisi 1 
Avrupa’nın en çok okunan polisiye yazarlarından, romanları 25 dile çevrilen İsveçli yazar Camilla Läckberg şimdi Türkçede. Yazar Erica Falck anne babasının ani ölümünden sonra, çocukluğunun geçtiği Fjällbacka kasabasına döner. Beklenmedik bir rastlantı sonucu, yıllardır görmediği çocukluk arkadaşı Alex’in cansız bedenini bulur. Güzeller güzeli Alex buz gibi evinde, küvette yatmaktadır, bilekleri de kesiktir. Erica, Alex’in ailesinin isteğiyle onun hakkında bir anı yazısı hazırlamaya girişir. Erica’nın yıllar boyunca uzak kaldığı dostu hakkındaki merakı giderek takıntıya dönüşürken, kasabanın dedektifi Patrik Hedström de davayla ilgili şüphelerinin izini sürmektedir. Yolları kesişen Erica ile Patrik karşı konulmaz biçimde birbirlerine doğru çekilirken, bir yandan da küçük kasabanın büyük sırrını çözmeye doğru adım adım ilerlerler. "Camilla Läckberg polisiyenin kraliçesi." -Bild am Sonntag- "Läckberg korkunç sırların üstünün asla tamamen örtülemeyeceğini ve susmanın ruhu nasıl öldürdüğünü ustalıkla anlatıyor." -Publisher’s Weekly- "Elinizden bırakamıyorsunuz. Läckberg sonuna kadar heyecanı koruyor." -Viva- "İçinizi ürpertiyor, aynı betimlediği buzlarla kaplı dünya gibi." -Literary Review-

        İsveçli yazarın polisiye türde yazdığı ilk kitabıdır. İlk kitabı olmasına rağmen gayet başarılı olduğunu söylemek gerekir. Oldukça detay vererek kişileri anlatmasının seri türde yazmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kişiler hakkında detaylı bilgiye sahip oluyorsunuz. Sonraki kitaplarda bu sorunu ortadan çıkarmak istiyor sanırım. Tabi daha o kitaplara gelmedim ama ilk izlenimim bu yönde. 
        Kitap bilindiği üzere yine bir cinayet araştırması üzerine yazılı. Kadın kahraman Erica bir kaza sonucu anne babasını kaybeder ve vasiyet işleri için evlerine gider. Anne babasına ait olan evde eşyaları ayarlaması ona ağır gelmektedir. Hem kaybın etkisi hem de bu eşya ayırma işlemi ona fazla geliyor. Tek kız kardeşi Anna bu konuda ona pek yardımcı olduğu söylenemez. Anna evli ve iki çocuk sahibidir. Kitapta katilden çok Anna'nın eşine kızdığım noktalar daha çok oldu diyebilirim. O kadar itici bir koca olamaz sanırım. Kitabı okuduğunuz zaman bana hak verirsiniz diye düşünüyorum. 
        Kasabada yaşayan yaşlı bir adamın cinayeti görüp yolda geçen Erica'ya haber vermesiyle olaylar başlıyor. Banyoda küvette buz gibi soğuk yerde donmuş vaziyette ölen kişiyi gören Erica çok şaşırır. Çünkü gördüğü kişi eskiden çocukken çok yakın arkadaşı Alex'i görünce ne yapacağını bilemez. Görünürde Alex bileklerini kesmiş intihar etmiş gibi görülür. Fakat daha sonra yapılan araştırma ile bunun bir cinayet olduğu kesinleşir. 
        Olaya polis dahil olur. Dedektif polis Patrik cinayetin nasıl olduğunu araştırmak için yola koyulur. Bu esnada Erica ile karşılaşır ve eski arkadaşını görünce ona tekrardan âşık olur. Erica ve Patrik'in aşkı oldukça güzel ve kitaba ayrı bir renk kattığı da muhakkak. 
        Cinayet araştırılırken Alex'in çok farklı biri olduğu ortaya çıkar. Yaşadığı kişi ile gerçek kişi çok farklı desem fena olmaz sanırım. Oldukça tuhaf ilişkileri olan ve buna anlam verilmeyen noktalar var. Alex evlidir ama çocuğu yoktur. Fakat bu cinayetle birlikte Alex'in hamile olduğu anlaşılır. Bu durum kocasını çok şaşırtır. Çünkü babası maalesef ki o değildir. Onun babasının kim olduğunu okurken ben tahmin ettim. Bakalım sizler bulabilecek misiniz? Bunu söylemeden geçiyorum. 
        Ayrıca Alex daha önce doğumda yapmış olduğu gerçeği ortaya çıkıyor ve bu gerçekten beklenmeyen bir şey. Fakat kitabı okudukça taşların yerine oturduğunu göreceksiniz. Oldukça tuhaf ilişkiler ile birlikte çok tuhaf karakterler de mevcut. Üzüldüğünüz ve çok kızdığınız noktalar da var. Olay araştırılırken bir kişinin katil olma ihtimali düşünülüyor. Fakat daha sonra onun olmadığı anlaşılıyor. Hatta bu kişi Alex ile çok yakın olan biridir. Daha sonra Alex'in olmaması ona ağır gelir ve dayanamayıp kendini öldürür. Tabi ilk başta cinayet gibi gösterilir. Bunu yapan kişinin de Alex'i öldüren kişi olma ihtimali başta düşünülse de sonradan bunun bir cinayet değil de intihar olduğu anlaşılıyor. 
        Bu arada Erica bir yazardır. Bu olay bir bakıma yazarlığı konusunda ona yeni bir yol bulmasına ve ne yazmak istediğine karar verir. Bu sayede olaya daha fazla dahil olur. Hatta Alex için bir yazı bile yazar. Daha sonra onun hakkında bir kitap yazmayı ve roman tarzında yazmak istediğini keşfeder. Bunun için detaylı araştırma yapar. Tabi araştırmalar sonucunda hiç ummadığı şeyler öğrenir. Aslında eskiden arkadaşı olan Alex'in ne kadar farklı olduğunu ve gerçekte neler yaşadığını bilmediğini görür. Yıllar önce biten arkadaşlıkta hep kendisini suçlu gören Erica olayların daha başka olduğu gerçeğini görür. Bu da ona daha çok zor gelir. Yıllar geçmiş olsa da hala kendisini terk edilmiş arkadaş olarak hissetmesi bundan olsa gerek. 
        Kitapta insanlar ne der üzerinde de durulması benim dikkatimi çekti. Oldukça güzel bir detay olduğu kesin. Bu konuda hayatını şekillendiren insanların ve bunun uğruna harcanan insanları görmek gerçekten üzücü. Sırf insanlar ne der uğruna hayatları yok olan ve hiç yaşamayan insanlar olmuş. Ki bunu kitapta değil de gerçekte de çok yaşıyoruz malum. İnsanlar ne deri bir kenara bırakıp önce kendi değerlerimize ve hayatımıza bakıp ona göre yön versek hayatımıza daha iyi olacaktır aslında. Tabi bunu anlamak zaman ister. Bazen de zamanda yeterli olmayabiliyor. Kitapta bu konu hakkında durduğundan oldukça anlamlı bir kitap oldu benim için. 
        Cinayet araştırılırken olaylar daha farklı noktalara ve geçmişteki bazı sırların da ortaya çıkmasına neden olur. Bu sırlar her zaman iyi olmuyor maalesef. Oldukça sıkıcı ve üzücü olduğu kısımlarda var. Ki sır olduğuna göre kötü bir şeyleri de barındırıyor. Acı gerçekler her zaman kötüdür. Bununla yüzleşmek her zaman kolay olmayabiliyor. Halı altına süpürülen gerçekler sonunda ortaya çıkıyor ve vicdan azabı çeken insanlar yaptıkları yanlışları fark ediyor. Daha doğrusu bazıları fark ediyor. Aynı zamanda bunun asıl sebebinin insanlar ne der ve paranın gücünün etki etmiş olması insanı daha da üzüyor. Paranın insanların hayatları üzerinde ne büyük etkisi olduğunu tekrar görmek zor geliyor. Tabi para olmadan da olmuyor kabul ediyorum. Ama bu denli olmaz dediğim noktalar oldu. 
        Kitabın sonunda katil ummadığınız biri çıkıyor. Okuyup bunu hemen öğrenin derim. Polisiye romanları seviyorsanız bu kitapta sürükleyici ve aynı zamanda güzel bir kurgusu olan bir hikâyeden oluşuyor. Kitabın konusu sizi kendisine çekiyor ve merak uyandırıyor. Beğendiğim bir kitap oldu. Tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim. Sevgiyle kalın. 😊💜🍀

        Kitaptan birkaç alıntı 
    
        Beni yalnızca, ruhumu görebilen yargılayabilir.

        En son umut ölürdü.

        Bazen insanları sandığın kadar iyi tanımıyor olabilirsin.

        Belki fazla duygusal yaklaşıyorum. Hayata devam etmenin ve neler olabileceğini düşünüp pişman olmak yerine şu anda elimde olanları görmenin zamanı geldi.

        Etrafa karşı görünüşü kurtarmak, kendi çocuğunun hayatından ve sağlığından nasıl daha önemli olabilirdi?

        Nefret, kıskançlık, hırs ve intikam; hepsi "insanlar ne der?" gibi duygulardan yapılma devasa bir kapağın altına saklanmıştı.

        Yarını hiç düşünmeden elinden geldiğince anın tadını çıkarmak en iyisiydi.

Yorumlar

  1. Es un buen libro. Me gusto cuando lo leí. Gracias por la reseña. Te mando un beso.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sí, a mí también me gustó y continuaré la serie. De nada, me alegro que te haya gustado. Le lancé un beso. 😊

      Sil
  2. lackberg hiçbir romanını kaçırmam :) kuzey polisiyesinin en iyilerinden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum son kitabına da başladım. 😊 O kadar iyi ki. Bırakmak istemiyor insan. 😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221