Kalp Kırmak

Kalp kırmak deyimi, başka insanları çeşitli sebeplerden ötürü üzmek ve manevi olarak incitmek anlamlarını ifade etmektedir. Karşı tarafın negatif bir ruh hali içerisine girmesi ve ruhsal açıdan kendisini olumsuz hissetmesi gibi durumlara karşılık gelmektedir.

        Sultan Mahmud-u Gaznevi hazretleri bir savaş sonunda çok kıymetli bir elmas yakut taşı ganimet olarak ele geçirir. Sonra taşı eline alarak baş vezirine, (Al bu taşı kır, paramparça et) der.
        Baş vezir der ki:
        – Aman efendim bu çok kıymetli ben bunu kıramam.

        Sonra yanındaki diğer vezire aynı şeyi söyler. O da der ki:
        – Bu çok kıymetlidir, kırılmaz bu.

        Diğerlerinin hepsi aynı şeyi söylerler.
        Sultan, özel hizmetçisi Ayaz’ı çağırıp, (Al bu taşı kır) der. Daha demeye kalmadan Ayaz taşı yere vurup kırar, paramparça eder.

        Padişah hiddetli bir şekilde der ki:
        – Bre Ayaz sen ne yaptın, vezirler bunun çok kıymetli olduğunu söylediler. Nasıl kırarsın bunu?
        Ayaz der ki:
        – Efendim, ben taştan ne anlarım, benim için kıymetli olan sizin emrinizdir, sizin kalbinizdir, kalbiniz kırılacağına varsın taş kırılsın.

        Sultan vezirlerine dönüp der ki:
        – Ayaz’ı niçin sevdiğimi anladınız değil mi? Sizin gibi beni bir taşa değişmedi…

        Ne güzeldir, onları hiçbir şeye değişmeyeceğini bildiğin insanların senide hiçbir şeye değiştirmediklerini görmek…

        Ne kadar güzel bir hikâye değil mi? Anlamı daha güzel, tabi anlayana. Kalp kırmak üzerine çok hikâye vardır. Ne yazık ki buna dair hikâyeler okumak ya da duymak insanı çok üzüyor. Ama elden bir şey gelmez sanırım. Bu kadar çok çabuk kalp kırmanın mantığı yoktur. Anlamda bulunmaz. Hikâye de biraz basite kaçmış aslında. Yani daha kötü kalp kırıklıklarının varlığından dolayı bunu söylüyorum. 

        Yukardaki görseldeki kırık kalp resmi beni derinden etkiledi. Bugünlerde bunun üzerine biraz düşündüm. Bu yüzden bu yazıyı yazmaya karar verdim. Çünkü insanlar bazen farkında olmadan bazen de farkında olarak kalp kırıyorlar. Farkında olmadan yapılan davranışlar için kim bilir yumuşatma ve düzeltme adına bir şeyler yapılabilir. Tabi açtığı yaranın büyüklüğü de önemlidir hani. Bazı yaralar vardır ki hiç kapanmaz sürekli sızar durur. Eğer farkında olmadan da olsa kalp kırılmış ise onu tamir etmek kolay değildir. Kırılan kalbi eski haline getiremezsin. O yüzden insan önce söylediklerinin ve yaptığı davranışlarının farkında olup ona göre hareket etmeli. Bu konuda duyarsız olmamalı ve elinden geldiğince de empati kurmalıdır. 

        Peki, farkında olmadan kırılan kalp kırıklıklarına bir hal çare bulmaya çalışırız. Toparlanmak adına bir şeyler yaparız. Ama bilinçli olarak ve farkına vararak kırılan kalpler ne olacak. Sanırım en kötüsü budur. Aslında benim anlamadığım konu şu: bir insan neden birinin kalbini kırmak ister ki? Daha doğrusu birinin üzülmesini neden isteyebilir? Bunu hiç bir zaman için de anlamayacağım. Mantığıma da, kalbime de ve de vicdanıma da uymadığı için anlamayacağım. Yapılan o davranış ve sözden sonra insanlar nasıl rahat durabiliyor. Ben bunu da çözemiyorum. Kalpleri bu kadar mı karardı acaba. Gönül kapıları açılmamak üzere kilitlendi mi? Vicdanlarından hiç seste mi çıkmıyor. Anlam veremediğim ve sanırım hiç bir zaman da anlamadığım bir konu olacak bu bende. 

        Bazen düşünüyorum da acaba bende kalp kırıyor muyum diye. Bilinçli yapmamaya çok dikkat ederim. Yaparsam o an benim kalbim de acır buna dayanamam. Ama farkında olmadan yapmış olabilir miyim? Elbette diyorum. İnsanız ve hata yapmaya müsaidiz. Önemli olan o hatayı tekrar etmemek ve bir daha hiç kimsenin kalbini kırmamak. Kalp kırmak çok zordur. Tamiri inanın imkânsızdır. Kalbi kırılmış birileri varsa beni çok iyi anlayacaktır. Kalp kırgınlıkları geçmez ve içine işler. İçine işledikçe de seni yer bitirir. En çokta ummadığın insandan gelen kalp kırıklıklarıdır sana dokunan ve sende asıl yaralar açan. Sevdiğin ve değer verdiğin insanın yaptığı şeyler sende daha derinden etkiye ve daha derinden yaralar açmaya sebep olur. 

        İnsanlar bazen düşünmeden ya da düşünüp o anda doğru olduğunu kabul ettiği cümleleri ağzından çıkarıp söylerler. Karşısındaki insanda bu sözlerin etkisini pekte umursamazlar açıkçası. Zaten umursansa bu olmazdı değil mi? Belki de onların kalplerinin etkisinin verdiği tepkidir. Sonuçta insan nasıl ise öyle tepki verir diye düşünüyorum. Bugün siz iyi iseniz bu siz iyi olduğunuz için ve ona göre iyilik ile davranırsınız. Lakin kötü bir düşünce ya da anlayışa sahip iseniz de ona göre düşünce ve davranışlarınız kötü olur. Yani demem o ki insan ne ise onu yansıtır. Aslında böyle düşününce de kırgınlıkların etkisini azaltıyor gibi. Ama şu demek değil o kişiye anlayış göstermeyi ifade etmiyor. Sadece o kişinin sizde etkisi azalır. Onu ciddiye alıp ya da onu gerçekten bir birey olarak düşünmeyi de bırakırsın. Yani yok sayarsın onu ve sanırım o kişi için en büyük ceza budur. Tabi anlayana yoksa ne yapsanız boş. İnanın anlamayınca anlamıyor insanlar. Vurup dökmek, kırmak çok kolay ve anlık gelişen şeyler bunlar. Ama sonra bunları hadi toparlayayım deyin bakalım öyle kolay olacak mı? Kırıldığı gibi tekrar eski haline gelir mi? O şüpheli olduğu gibi, eski haline gelse bile çok zaman alır. Zaten zaman da almıyor ise o zaman o kişi kırıldığının bile farkında değildir. Kırıldığını bilmeyen de kırılmış olmaz sanırım.

        Kırmak kırılmak ne kötü iki kelime ve ne kadar büyük etkiye sahip iki kelime. Bir kelime ile bazen dünyanız kararabilir. Ama aynı zamanda bir kelime ile de dünyanıza renk gelebilir. Mühim olan sizin ne seçtiğiniz ve kime nasıl davranmak istediğinizdir. Birinin hayatına olumsuz etki edip hayatındaki ışığı alıp karartmak mı yoksa tam tersi ışığına ışık ekleyip hayatına yeni renkler vermek mi? Seçim inanın sizin elinizde. Her şey nasıl söylediğine ve nasıl yapıldığına bağlı. Mesela ''Seni Seviyorum'' un da söyleme biçimleri vardır. Sadece seni seviyorum derseniz de olur ya da gözlerime bak ve anla demekte vardır. Ama bazen insan anlamak istemek yerine bunu hissetmek ister. Hepimiz sevilmeye ve değer verilmeye ihtiyaç duyarız. Ne kadar sevilirsen o kadar sevgi gösterirsin. Daha önce sevgi üzerine bir yazı yazmıştım. Onu okuduysanız ne demek istediğimi anlarsınız. Sevmek ve sevilmek kadar güzel bir duygu yoktur. İnsan sevdikçe sever sevdikçe sevilir. Ben böyle düşünüyorum en azından.

        İnsana nasıl gidersen oda sana öyle gelir. Sen bir demet gül ile gidersin karşılığında kocaman bir tebessüm ile karşılaşırsın. Belki de bir yemek ile gelsen de o etki olur. Benim için yemek daha ön planda malum. Daha mutlu olurdum. Sevdiğiniz kişilere sevdiği şeyleri götürün. Bu bir örnek sadece. Sevgiyi göstermek için nice yollar vardır. Size uyan ve sevdiğinizin hoşuna gideni bulup onu uygulayın. Hayatımızdaki insanlara, değer verdiklerimize hak ettiği değeri vermeye ve onları daha da yüceltmeye çalışalım. Çünkü onlar mutlu oldukça sizi de mutlu edeceklerdir. Şimdi gidip sevdiğiniz kişiye ''Seni seviyorum, sen olduğun için, var olduğun için seviyorum ve her zaman var ol. Bende her zaman hayatında yer edinim.'' diye söyleyin. Görün bakın ne güzel etki olacaktır. Ama şunu kast etmiyorum bu sevdiğiniz karşı cins olarak düşünmeyin. Annenize, babanıza, kardeşinize veya sevdiğiniz değer verdiğiniz herhangi birisine bunu söyleyin. Amacınız onu mutlu etmek ve daha da sevindirmek olsun. Gayeniz bu olsun ki oda size sahip olduğu için daha da mutlu olsun. Zaman kaybetmek için çok müsait. Bir şey olur var dediğiniz her şey bir anda yok olabilir. Üzülerek yaşadığımız deprem gibi. Birini kaybettikten sonra değil, hala hayatta ve hala sizinle iken değerini bilelim. Sonrasından inan ki pek önemi yok. Döktüğünüz gözyaşı eşliğindeki acı ve kederin de hiç bir anlamı kalmıyor. Kendinize zarar vermekten başka. 

        Bunları yazıyorum çünkü geç kalmamak gerek hayata ve sevdiklerimize. İyi ki varlar ve iyi ki hayatımızdalar. Ben buradan şunu söylemek istiyorum. ''Sevdiklerim, canım dediklerim; hepiniz iyi ki varsınız ve iyi ki benimlesiniz. Hayatımda olup hayatımı renk cümbüşü yaptığınız için ne kadar teşekkür etsem az. Sizi çok seviyorum. Şükürler olsun varlığınıza ve sevginize.'' 💙

        Siz güzel insanlar, sizde güzellikler ile dolup taşın sevin ve sevilin. Sevdikleriniz ile sevgi yumağı olup taşın. Sevgi ile yaşayın ve sevgiyle kalın. 🌹

        Dipnot: Kalp kırmanın dinimizde de günahı çok büyüktür. Aman dikkat edelim. Kalp kırmadan güzel bir şekilde mutlu yaşayalım. 😊

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221