18 Mart Çanakkale Zaferi

  
Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.

        Geçen sene yazdığım yazımı tekrar paylaşmak istedim. Çünkü bugünün önemi çok fazla, bilindiği üzere 18 Mart Çanakkale Zaferinin 108. yıl dönümü. 1. Dünya Savaşının seyrini değiştiren bir etkiye sahip olan Çanakkale Savaşı, dünyanın en önemli savaşlarından biri arasında yer alıyor. Özellikle bizim ülkemiz için çok önemli bir yere sahip. 
        Çanakkale Savaşı Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında 1. Dünya Savaşı esnasında gerçekleştir. 18 Mart 1915 tarihinde başlayan savaş 9 Ocak 1916 yılında büyük bir zafer ile sonuçlandı. Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkede ve dünyada adını duyurarak tanınmasını sağlayan en önemli savaş niteliğindedir. Birde bu tarihi zaferde canlarını feda eden şehitlerimizi anmak var. Bu güne onlar sayesinde geldik. Bugün rahatça nefes alabiliyor isek, onlar bu güvenli ortamı sağladığı içindir. Onların bizler uğruna feda ettikleri canları unutmak bize yakışmaz. Bu yüzden bugün hem sevinçli hem de üzüntülü oluruz. Zaferi kutlar iken aynı zamanda şehitlerimizi rahmetle anarız. 

        Milli birlik ve beraberliğimizin 108. yıl dönümü. Unutulmaz bir tarih. Anlatılacak çok hikayesi var. Özellikle herkesin bildiği üzere Seyit Onbaşı hikayesi var. Seyit Onbaşı Çanakkale Savaşı sırasında kaldırdığı mermi ile biliniyor bir kişidir. 

        Seyit Onbaşı...

        Koca Seyit lakaplı Seyit Onbaşı'nın asıl adı Seyit Ali Çabuk'tur. 1889 yılında Balıkkesir'in Havran ilçesinin Çamlık Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Yoksul bir ailenin evladıdır. 1909 yılında Seyit Ali 20 yaşında iken askere alındı. 1912 yılında Balkan Savaşı başladı. Seyit Ali o zaman 3 (üç) yıllık askerdi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı'nın başlayınca, Seyit Ali terhis edilmedi. Topçu eri olarak Çanakkale'ye gönderildi. İri yarı ve çok güçlü olan Koca Seyit Ali burada topçu eri olarak görevlendirildi. 

        Savaş esnasında yapılan atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalandı. Bunun üzerine ne yapması gerektiğini düşünen Seyit Ali, önce denize doğru bakınıyor. Düşman gemilerinin karaya iyice sokulduğunu görüyor. Seyit Ali önce gemilere, sonra topa ve en son da yerde duran mermiye bakıyor. Kendi deyimiyle mermi ona beni al diyordu. Koca Seyit Ali, 276 (iki yüz yetmiş altı) kiloluk mermiyi sırtına alıp ve sendeleryerek topa doğru yürüdü. Merdiven basamaklarına ayağını attı, çok güç durumda mermiyi namluya sürdü. Sonra namluyu geri doğru çevirip mesafeyi bildiği gibi ayarlayayıp, bir besmele çektikten sonra topu ateşledi Seyit Ali.

        İlk mermi uzun düştü. Bir tane daha alıp sırtladı Seyit Ali ve namluya sürdü. Bu defa ki de kısa kaldı. Fakat 3. (üçüncü) mermi en öndeki geminin kıç tarafında ve su kısmında patladı. Düşman gemisinden yoğun, kara bir duman yükseldi. Koca Seyit Ali'nin tek başına sırtında taşıyıp topuna yerleştirdiği mermiyle vurduğu savaş gemisi Ocean'dı. Bu bir İngiliz gemisidir. Seyit Ali sayesinde bu İngiliz gemisi Boğaz'ın suların altına ve tarihin derinliklerine gömüldü.

Seyit Ali Çabuk veya bilinen adıyla Seyit Onbaşı, I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi'nde çarpışan Türk asker.

        Cevat Paşa, Koca Seyit Ali'nin 276 (iki yüz yetmiş altı) kiloluk top mermisini sırtında taşırken resminin çekilmesini istedi. Fotağrafçı ayarlandı, hazırlıklar yapıldı. Seyit Ali'nin o günkü gibi mermiyi sırtında taşıması gerekiyordu. Ama Seyit Ali ne kadar zorlarsa zorlasın, mermiyi bir türlü yerinden oynatıpta sırtına taşıyamadı. Çabaları boşa çıktı. Demek ki o gün yaşanılan büyük bir sır ve çok farklı bir şey idi. O durumda mermiyi sırtına alması gerektirecek şartlar mevcut değildi. Bu da demek oluyor ki, o anın arkasında büyük bir mucize yatıyordu. Bambaşka bir güç vardı. Bunun üzerine tarihe mal olan o büyük başarının bir belge olarak tesbit edillebilmesi için tıpkı o mermi büyüklüğünde, tahtadan bir mermi yapıldı. Bu tahta mermiyi Koca Seyit Ali sırtına alarak fotoğrafçının karşısına geçti. O fotoğraf ile Seyit Onbaşı ölümsüzleşti. 

        Cevat Paşa, Seyit Ali'ye ''Evladım, büyük bir iş başardın. Bir mükâfat olarak ne istersin benden'' diye sorar. Seyit Ali'nin cevabı Cevat Paşa'yı şaşırttığı gibi gururlandırıyor. Seyit Ali; ''Kumandanım, hiç bir talebim isteğim yoktur. Lâkin ben pehlivan yapılı olduğumdan dolayı günde bir somun ekmek yetmiyor. Düşman karşısında daha güçlü olmam için emretseniz de bana 2 (iki) somun ekmek verseler.'' diye söylüyor. Bu isteğe tebessüm ederek bakan Cevat Paşa, onu onbaşılıkla mükâfatlandırır. Burada Koca Seyit Ali'nin bu hali, kalbinin samimiyet ve saflığını ne güzel ifade etmektedir.     

        Peki daha sonra Seyit Onbaşı'na ne oldu? Pek çok isimsiz kahramanlar gibi oda vatani görevi bittikten sonra köyüne döndü. Bir müddet geçimini sürdürmek için odun kesip sattı. Daha sonra Havran'da bir zeytin fabrikasında hammallığa başladı. Bu sırada üşütüp vereme yakalandı. Adı tarihe geçen Seyit Onbaşı, 1 Aralık 1939 tarihinde, 50 (elli) yaşında veremden kurtulamayarak hayata gözlerini yumdu. Günümüzde mezarı kendi köyünde yer almaktadır. 

        Hikayesini her okuduğumda etkilenirim. Onun varlığı sayesinde büyük zaferi kazanmış olmanın gururu ile ona ne kadar teşekkür etsek az sanırım. İyi ki Seyit Onbaşı, iyi ki sen ve sen gibi kahramanlar var. Saygıyla anıyoruz sizleri. 

        Bir başka dikkatimi çeken hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum. 

Çanakkale Savaşı sırasında nur yüzlü bir zât tarafından bir testi sudan dağıtılan sudur.

        Bir Testi Su...

        Çanakkale gazilerinden merhum Lâkidli Ahmed Ağa'nın bizzat şahit olduğu bu hâdise de, o sıkıntılı günlerde ilahi yardımın olduğunun bir diğer örneğidir. 

        Cehennem gibi bir ateş altında olan askerlerin damarlarını kurutacak derecede bir susuzluk sorunu yaşanıyordu. Tam o esnada nur yüzlü bir zât, elinde bir testi su ile karşılarında duruyor. Askerlerin arasında dolanıp her askere buz gibi sudan su dağıtıyor. Bütün askerlere suyu vermesine rağmen testsindeki su bitmiyor. Lâkidli Ahmed Ağa'da bu nur yüzlü zâttan su almıştı. Hatta o zât Ahmed Ağa'ya; ''Evladım, yaralanırsan, matarana aldığın sudan döküver.'' diye  tembihlemiş. Savaş esnasında bir iki defa yaralanan Ahmed Ağa, yaralarına bu sudan döktü ve kısa zamanda iyileştiğini gördü. Su şifa gibiydi. 

        Daha sonra o zatın adının Kaşıkçı Dede olduğunu söyleyen bu nur yüzlü adam, Kilitbahir'de defnedilmiş, yıllar önce ölmüş bir ALLAH dostu imiş.  

        Bu hâdise de gösteriyor ki, ALLAH'ın izniyle ve yardımları ile biz Çanakkale Savaşı'ndan zaferle ayrılıyoruz. 

        Bu hikayeden de anlıyoruz ki ALLAH bizim atalarımıza yardım eli uzatmış. Birde ne kadar saf ve masum hikayeler olduğunu görüyoruz. Kalplerinin temizliği ile karşılaştıkları muamele eşit diye düşünüyorum. Tabi çok kayıp verdik. Çok sayıda şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Biz onlar sayesinde bu vatana toprağa sahibiz. Bu yüzden Çanakkale zaferimiz o an savaşan askerlerimiz gibi, canla başla savaşan bir millet olarak da karşımıza çıkıyor. Çocuğundan büyüğüne herkesin bu zaferde bir paydası vardır. 

        Çanakkale bu yüzden bir savaş destanı olması dışında, manevi anlamda da bir destan yazmıştır. Bugün Anadolu'da her evde muhakkak bir Çanakkale şehidi vardır. Her aile bir Çanakkale yetimi ve bir Çanakkale gazisidir. Bu nesilden nesille aktarılan bir döngüdür. Ne güzel bir döngüdür bu. 

        Şimdi bu hikayelerden sonra Çanakkale Türküsü' nün sözlerine bir daha kulak verelim. Sözlerin içerdiği anlamı daha iyi fark ediyor insan o zaman. 

        ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ SÖZLERİ

        Çanakkale içinde aynalı çarşı
        Ana ben gidiyom düşmana karşı, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale içinde bir ağaç selvi
        Kimimiz nişanlı, kimimiz evli, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale içinde bir kırık testi
        Analar babalar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah!
    
        Çanakkale üstünü duman bürüdü
        On üçüncü fırka harbe yürüdü, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale elinde toplar kuruldu
        Vay bizim uşaklar orda vuruldu, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
        Al kan olmuş suları bir tas içilmez, off, gençliğim eyvah!

        Çanakkale'den çıktım yan basa basa
        Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale'den çıktım başım selamet
        Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet, off, gençliğim eyvah!

        Çanakkale içinde vurdular beni
        Ölmeden mezara koydular beni, off, gençliğim eyvah!
        Çanakkale içinde sıra söğütler
        Altında yatıyor aslan yiğitler, off, gençliğim eyvah!


        Böyle okuyunca sizde de etki etti değil mi? İnsan düşünüyor da ne çok acı çekmişler aslında. Vatan ve millet uğruna yaşanılan bu savaş ve kazanılan bu zafer kolay olmamış. Türküyü okudukça insanın içi bir kötü oluyor. Gencecik insanların vatan uğruna canlarını hiçe saymaları ne kadar gurur verici. Bu vatan onlar olduğu için var olmaya devam ediyor. Bu topraklarda yaşıyor isek bu onlar sayesindedir. Kahramanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Onları saygı ve minnetle anıyoruz. İyi ki siz atalarımız. Her daim onlarla var olmaya ve her daim tarih sahnesinde olmaya... 

        Atalarımız bu topraklardan düşmanların geçmesine izin vermedi. Bugün bizlerde onların bize emanet ettiği bu toprakları, bu kutsal görevi onlar adına yerine getirmeye devam edeceğiz. Nasıl o zaman ''Çanakkale Geçilmez'' ise şimdi de hiç bir düşman bu ülkeden geçmeyecek ve geçirmeyeceğiz. Çanakkale Zaferimiz kutlu olsun. 
        Tüm 18 Mart Çanakkale şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. 😔

        Çanakkale Zaferi ile ilgili bir kaç söz...

        ''Ben size taarruzu emretmiyorum, size ölmeyi emrediyorum.''  Gazi Mustafa Kemal Atatürk

        ''Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın, bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir!'' Necmettin Halil Onan

        "Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber. Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber."  Mehmet Akif Ersoy

        Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını korumak için şahlanan bir milletin bağımsızlığının ve egemenlik aşkının ibret verici kahramanlık destanıdır.

        Onlar canlarını seve seve vermeye hazırdılar. Bu vatan için can verdiler. Sizleri unutmadık, Unutmayacağız… 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Minnetle Yâd ediyoruz...  

Yorumlar

  1. Conocía sobre la batalla pero no todos los hechos. Te mando un beso.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sí, estos son hechos históricos. Espero que no vuelva a haber guerra. Yo también te envié un beso. 😊

      Sil
  2. kaşıkçı dede ne hoşmuş :) çanakkaledeki anıtlar çok etkileyici. geçen sene deyince sen blogunu dolaştıım, o yazını bulamadım ama diğer yazılarına baktıım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet benimde etkilendiğim bir şey. Dolaş bakalım dünden bugüne fark vardır. 🥳 Hangi yazımı bulamadın.? 😊

      Sil
    2. bu yazının ilk satırında demişsin yaa :)

      Sil
    3. Bu yazıyı arıyor muhtemelen Deeptone ama siz bu yazıyı zaten tarihini değiştirerek yayımlamışsınız, onu fark edememiş. :)

      Sil
    4. Yaa Deeptone kıyamam sana bu yazı geçen senenin yazısı. Ondan bulamadın normal. 😊😉

      Sil
    5. Aynen öyle Recep Hilmi Tufan. O kısım dikkatinden kaçmış demek ki. 😊

      Sil
    6. Zamanım yoktu. Ondan paylaştım bunu. 😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221