Var mısın? - Doğan Cüceloğlu (Kitap)

 

Doğan Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biri. Seksen yılı aşkın ömrünün bir birikimi olarak, şimdi herkesin merak ettiği “hayati” sorulara en samimi cevaplarını sunuyor. Herkes gibi aslında o da hâlâ savaşıyor, keşfediyor, hayata değer katıyor.

        Bugün size çok sevdiğim ve beğenerek okuduğum bir yazar olan Doğan Cüceloğlu'nun ''Var Mısın?'' kitabı hakkında konuşmak istiyorum. Doğan Cüceloğlu, sadece psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu ülkenin en önemli insanlarından biridir. Seksen yılı aşkın hayatı hakkındaki sorulara samimi bir şekilde cevap vererek bu kitabın var olmasını sağlıyor. Kitapta yazarın hayatına dair her şeyi bulmak mümkün. 
        Kitabı okurken bir soru dikkatimi çekmişti. Doğan Cüceloğlu şunu merak ettiğini; ''Mesela size yeni baştan yaşama, bir şeylere yeniden başlama imkânı verilseydi bunu kullanır mıydınız?'' diye sormuştu. Düşününce neden olmasın dediğimiz anlar var sanırım. Bu yönüyle fena olmazdı. Tekrar başa sarmanın. 
        Kitabın ismi bile bence gayet davetkâr okutmaya. Resmen soruyu kişiye yöneltiyor. Var mısın? Sizler de buna var mısınız? Kişisel gelişim tarzında bir kitaptır. Aman ne farkı var diyen olabilir. Ama emin olun ki düşündüğünüzden çok farklı ve çok bilgi yüklü bir kitap. İçinde seksen yılı aşkın bir hayatın birikimi, duygu ve düşünceleri var. Doğan Cüceloğlu'nun kendisini bulması var. Daha doğrusu hala arayışta olduğunu ve gelişmeye devam ettiği bilgisi de var. Gayet akıcı ve güzel bir dili var. Sorulara verilen samimi cevaplar ile daha da güzel oluyor. O anda onun yerine düşünüp ben olsam ne yapardım deme durumları çok oluyor sanırım. Kitapta sanki sizinle sohbet eder gibi bir havası da var. 
        Bu kitap ile kendimizi ne kadar ihmal ettiğimizi ve başkaları için ne kadar çaba gösterdiğimizi, bunun sonuncunda verdiğimiz kayıpları gözler önüne sürüyor. Başkaları için yaşamak, başkaları için çalışmak ve hayatta kalmak için bir ömür veriyoruz. Sonuç ise kendimiz için değil de başkası için rollere bürünüp bu hayata ayak uyduruyoruz. Sonrada mış gibi hayat dediğimiz noktaya geliyoruz. Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi ''Yaşam bir danstır.'' Peki, biz bu dansa ayak uyduruyor muyuz? Daha doğrusu çalan şarkıyla bütünleşiyor muyuz? Yaşam bir dans ise hakkını vermek gerekiyor. Piste çıkıp o zaman dans demeliyiz.  
        Kitapta kendinizi bulacağınıza eminim. Bir bakın en azından. Okumayanlar için diyorum çok şey kaçırdıklarını bilmiş olsunlar. Hayatı her yönüyle yaşamış ve tarafsız bir şekilde fikirlerini ve kayıplarını dile getirir iken ortak kayıplar çıkması muhtemel. Belki onun için geçtir ama bizim için hala umut var demektir. Farklı bir bakış açısı ile hayata bakmak adına yeni fikirlere ve yeni pencerelerden bakmak fena görünmüyor. Bu kitap ile yeni pencereler edinmiş olursunuz. Bu pencereler sayesinde daha çok kendimiz olmaya başlarız. Başkası yerine kendimiz için bir çaba vermeye başlarız. Yaşarken de kendimiz için yaşarız. Bunun anlamını yazmak ile bitiremem. Kendimize geç kalmamak adına başkaları için yaşamayı bırakıp kendimize dönelim. Sonradan pişman olmamak adına bunu yapmak gerekiyor. 
        Kitabın genel tarzı soru cevap şeklinde. Hayatına dair her türlü bilgiyi bulmak mümkün. Verdiği örnek hikâyeler ile de daha güzel okutuyor kendini. Kitabın sonuna doğru ise önerebileceği film, kitap, şarkı vs. bulunuyor. Tabi bunlar hakkında kısa bilgiler vererek bize tavsiye ediyor. Bu kısa bilgiler sayesinde eser hakkında bilgi sahibi olmak ile birlikte ilginiz var mı yok mu fark edersiniz.  
        Kitap gayet güzel ve kesinlikle önerebileceğim türden. Tavsiye ederim. Bu maceraya sizde katılın. İyi okumalar dilerim. Sevgiyle kalın. 😊💚🌸

        Kitaptan birkaç alıntı

        Yani zararları terk etmek, faydalara talip olmaktan iyidir.

        Mükemmel olmaya çalışma! Olabileceğinin en iyisi olmaya çalış.        

        İnsan Neden Okur? İnsan kendini tanımak için okur. Bunu da ancak olgunluğa erişmiş bir insan idrak edebilir.

        Şimdi ve burada kendim miyim? Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen bir misin?

        İç tanıklığa önem veren kültürde kişi önce kendi özüne, vicdanına hesap verir. Sınavda öğrencinin başına gözetmen dikmeye gerek yoktur. En önemli denetimci içindeki vicdanıdır.

        Korkutmaya meraklı kişinin; En büyük korkusu kendi yetersizliği ile yüzleşmektir! Bir gün gelir de ondan korkmazlarsa ne halt edeceğini bilemez.

        Kişi; Hayatındaki en önemli kişinin kendisi, en önemli tanıklığın da kendi tanıklığı olduğunu fark edemezse hiçbir zaman hayatlar ilişkisini doğru kuramaz.

        Kişilerin niyetine değil de sadece eylemlerine bakarsak yanılırız. Ama arkasındaki niyete baktığımızda bunun ekseriyetle ''Ben de varım!'' deme çabası olduğunu görürüz. İnsanız, fark edilmek istiyoruz.

        İnsan hayatının anlamını refahta, sosyal kimlikte bulamaz. Ancak içindeki niyetinin saflığında bulabilir.

        Bir ebeveynin çocuğuna verebileceği en büyük hediye; Ona her koşulda ayağa kalkabilecek gücü kendinde bulabilme yetisini kazandırmaktır. İşte bu yılmazlıktır. Böyle yetişen biri ne yaşarsa yaşasın, ''Her şerde bir hayır vardır.'' diyebilir ve artık o seviyedeki sorunları rahatlıkla atlatır.

        Biliyor musunuz, kendimi sürekli ihmal etmişim.

        Çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. Ben onlar sayesinde "ben" oldum.

        Hayatımın en önemli tanığı benim!

        Kıyaslamayı başkalarıyla değil, kendisiyle yapan sürekli gelişir.

        Ölüm bir gerçek…

Yorumlar

  1. Parece un libro interesante. Te mando un beso.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Es un buen libro. Yo también te envié un beso. 😊

      Sil
  2. Severim aslında böyle kitapları. En azından içimizden biri yazmış. Elin Avrupalısının kişisel gelişim kitaplarını kültür farkı vs. gözetmeden dilimize çevirince etkili olmuyor da...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle, bu noktada bende size katılıyorum. Kendi kültürümüzden ve bizi bilen birinin bizi daha iyi anladığı ve daha iyi analiz ettiği bir gerçek. Hatta en iyi örneğidir Doğan Cüceloğlu. Kitaplarını okuduğunuz bunu hemen fark ediyor insan. 😊

      Sil
    2. Eskiden çok kitap okurdum ancak bu konuda tembelleştim maalesef. Zaman zaman söyleşilerine denk geliyorum merhumun. Onlar da ayrı ufuk açan türden...

      Sil
    3. Kitap okumaya ve öğrenmeye devam etmeliyiz. Umarım eski kitap okuma alışkanlığınız geri gelir. Evet söyleşileri de gayet güzel. Tabi önemli olan bunu hayatımızda ne kadar uyguladığımız. 😉👍🏻

      Sil
  3. bu yazarın birkaç kitabını okudum, savaşçı, insan insana, bu da aklımda olsun pekii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumuş isen bilirsin zaten. Kesinlikle tanımadığın gibi ve güzel bir yazar. Aklında olsun bakalım. 😊

      Sil
  4. Bu kitap kitaplığımda bana göz kırpıp duruyordu uzun zamandır. Yazınızı okuyunca elime aldım şimdi. Kişisel gelişim kitaplarına prensip olarak mesfeliyim. Yazarın birkaç röportajını izlemiş ve sohbetinden hoşlanmıştım. Ne var ki, kitapta bahsedilen konular kendi yaşadıklarından çıkarttığı sonuçlar. Eminim ki eğitimi ve birikimi sayesinde kendisi için en doğru yolu bulmuştur. Demem o ki, herkesin yolu farklıdır. Kitapta yazılanların tamamını kendimize tatbik etmemiz zor. Eğer kitabı okuyacak olursam bir rehber olarak kabul etmekten ziyade onu bir anı kitabı olarak değerlendirmeyi yeğlerim. Bu arada yazarın güzel bir sorusundan bahsetmişsiniz. Hayatı yeni baştan yaşamak istermisiniz sorusuna eğer aynı hayatı yaşamaktan bahsediliyorsa cevabım hayır olurdu. Bu bir filmi ikinci kez izlemek gibi bir şey geliyor bana. Başka bir yaşam sürmek mi isterdiniz diye soracak olursanız. Yine de hayır derdim sanırım. Yaşam söz konusuysa eğer, sürprizleri sevmem. Hayatın içinde büyük acılar var. Şans eseri kenarında köşesinden bir şekilde sıyrılmayı başardık. Sonuçta ölüm olduğuna göre yaşasan da yaşamasan da aynı, elde var sıfır. Bu düşünce benim hayattan bezdiğim, yaşama küstüğüm anlamına gelmez. Fakat yaşamın bir tiyatrodan ibaret olduğunu ve rolümü bugüne kadar iyi oynadığımı sanıyorum. Elbette şans ya da tesadüf, ne derseniz deyin, her zaman benimle beraberdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel ifade etmişsiniz. Dediğinize katılıyorum. Kitabı okurken yazar gibi düşünmek ya da yazar gibi hareket etmek yanlış olur. Her insan kendi yolunu kendi yaptığı seçim doğrultusunda bulur. Bu da deneyim gerektirir. Bu kitapta bazı şeyleri seçerken ya da hayatımıza bazı yenilikler getirir iken düşünmemiz gerektiğini unutmamak için güzel bir öneri. Bir de deneyimleysen birini görmek kendi deneyimlerimize de katkı sağlar diye düşünüyorum.
      Evet bir bakıma tiyatro da diyebiliriz bu dünya için. Yaşamaya geldik ve çabalıyoruz. Aynı hayatı bende istemem ama yeni deneyim için risk alabilirdim sanırım. Güzellikler sizinle olsun. Sevgiyle kalın. 😊

      Sil
  5. Okumak istediğim kitaplar arasında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim şimdiden. 😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgililer Günü

Kadıköy Boğa Heykeli

Buz Prenses - Camilla Läckberg (Kitap)

Ağaç Ev Sohbetleri 223

Ömür Dediğimiz Nedir?

Yazı Yazmak!

Ağaç Ev Sohbetleri 221